Muğla’nın Fethiye ilçesi Göcek Körfezi’nde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) iş birliğiyle “Deniz Çayırlarının Dağılımlarının Belirlenmesi, Haritalanması ve Transplantasyonu Projesi” kapsamında ilk deniz çayırı ekimi yapıldı. Proje kapsamında 10 bin deniz çayırı ekilmesinin planlandığı bildirildi.
Denizlerin yaşam kaynağı olan halk arasında “deniz eriştesi” olarak da bilinen deniz çayırları kıyı yapılaşması, turizm baskısı, trolle avcılık gibi pek çok nedenden her geçen gün giderek azalarak yok oyma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Denizlerin oksijen kaynağı olan deniz çayırlarının korunması için harekete geçildi. Bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi, GİSBİR, Akdeniz’e özgü endemik bir tür olan deniz çayırları inceleme altına aldı. Ardından da Deniz Çayırlarının Dağılımlarının Belirlenmesi, Haritalanması ve Transplantasyonu Projesi” hazırlandı. Deniz çayırlarının tespiti, haritalanması ve transplantasyonunu içeren proje kapsamında, önce Fethiye çevresinde sonar cihazları ve dronlar kullanılarak ekim yapılacak alanlar belirlendi. 27 nokta tespit edildi. Ardından da dün proje kapsamında Fethiye’nin Göcek Koyu’nda ilk deniz çayırı ekimi yapıldı. Deniz çayırı ekimi için düzenlenen programa, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Beyhan Oktar, GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Karahallı, GİSBİR Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre Mühendisi Türkan Manasır Öz ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Dr. öğretim görevlisi Barış Akçalı katıldı.
‘Korumak Bizim İçin Çok Daha Önemli’
Akçalı, deniz çayırı ekimi öncesinde yaptığı konuşmada, “Burada deniz çayırı ekimi yapacağız ama bunun korunması daha öncelikli. İnsanlara bunu duyurabildiğimiz, değerini anlatabildiğimiz takdirde, bu bitkiyi korumak bizim için çok daha önemli olacaktır” dedi.
Deniz çayırlarının ormanlara göre saatte 10 kat daha fazla oksijen üretip, ekosistemi korumak için kritik bir rol oynadığına da dikkati çeken Akçalı, “Projemiz, Türkiye ve dünya çapında çevre koruma literatüründe iz bırakacak, uzun yıllar sürecek çevre koruma çalışmalarına ilham kaynağı olacak. Proje, özel çevre koruma bölgeleri için hayati bilgiler üretecek ve deniz ekosisteminin sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sağlayacak” diye konuştu.