DİDEM FAKİRULLAHOĞLU
Sigorta sektöründe yaşanan hasar örnekleri insanı bazen düşündürüp bazen de güldürür.
Biz sigortacıları bile şaşırtan olayların bazıları acemice ve neredeyse komiktir, bazılarıysa içinde büyük trajediler barındırır.
Güldüren ve düşündüren bu örneklerden biri, sigortacılık sektöründe yaşadığım unutulmazlar arasında yer almayı fazlasıyla hak etmiştir.
Bir gün, dükkânının soyulduğunu bildiren bir sigortalı, telaşlı bir şekilde eksper talebinde bulundu.
Yapılan tespitlerde, dükkânın dış kepenklerinde ve kilidinde herhangi bir zorlama olmadığı, kapı camının kırıldığı, ancak kırıkların dükkânın dış tarafında olduğu belirlendi. Bunların yanı sıra, dükkândaki stok giriş-çıkış kayıtlarının, çalındığı bildirilen mallarla paralellik göstermediği de saptandı.
Bunun üzerine yapılan çevre araştırmalarında sigortalının moralinin son derece kötü olduğu görüldü. Oysa söz konusu mahalde herhangi bir hırsızlık hadisesinin olmadığı açıkça belli oluyordu. Sonuçta hırsızlık hadisesi olmuş gibi hayali hasar talebi yaratıldığı belirlendiğinden, söz konusu hasar talebi reddedildi.
İki gün sonra şirketin telefonu çaldı ve karşımızda, görülmemiş derecede vicdan sahibi bir hırsız bulduk! Arayan kişi acaba hırsız mıydı, yoksa hasar talebinde bulunan sigortalının kendisi miydi?!
Telefondaki kişi şunları söylüyordu: “O dükkânı ben soydum. Oradaki hırsızlık hadisesi doğrudur, buna inanın. Yaptığım hırsızlıktan dolayı vicdan azabı çekiyorum; sizin hasarı ödememeniz benim vicdan azabımı artırıyor, lütfen hasarı ödeyin.”
Hırsızın bu kadar vicdanlısına ne o ana kadar ne de o telefon görüşmesinden sonra bir daha hiç rastlamadım.
Hayatta olduğu gibi hasar incelemelerinde de gerçekler ayrıntılarda gizlidir.
Sizler ve sevdikleriniz için hastalıktan uzak, sağlıklı günler dilerim.