Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere, Türkiye’nin savunma sanayinde yerlilik oranın yüzde 20’lerden yüzde 80 seviyesine ulaştığını belirterek, “2004 yılında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında o dönem yabancı menşeili birçok proje yerli projelere dönüştü. Sonrasında Atak helikopteri, milli tank projesi, milli uçak projesi, birçok füze projesi başladı. Savunma sanayiinde anlayış değişti” dedi.
Çorum Valiliği, Hitit Üniversitesi ve Cihannüma tarafından düzenlenen “İleri Teknolojiler ve Sanayi” çalıştayı başladı. Çalıştaya katılan Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere, Türkiye’nin savunma sanayi alanında geçmişten bugüne gelinen nokta hakkında açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin savunma sanayinde yerlilik oranın yüzde 20’lerden yüzde 80 seviyesine ulaştığını vurgulayan Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere, “Asil bir milletimiz var. Kahraman bir ordumuz var. Büyük bir milletimiz var ve binlerce yıllık bir geleneğimiz var. Bu gelenek sonunda savunma sanayinde yüzde 20’lerden yüzde 80’lere ulaşan bir yerlilik oranı var. Bugünlere nasıl gelindi; Fatih Sultan Mehmet Han zamanında Tophane-i Amire’yi kurdu. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun (MKE) temelini 1453’lere dayandırıyoruz. Fatih Sultan Mehmet Han döneminin en modern silahlarını yaptı. Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim han bu modern silahları kullandı. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bile 1921 yılında 27 tane askeri fabrikamızın, 11 tane MKE’nin mühimmat fabrikalarının kökenini teşkil eden Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü kuruldu.” dedi.
‘Savunma sanayinde hüzünlü hikayelerimiz var’
Türkiye’nin savunma sanayi alanında hüzünlü hikayelerinin olduğunun altını çizen Bakan Yardımcısı Dere, “Savunma sanayinde hüzünlü hikâyelerimiz var. Şakir Zümre’nin uçak bombası yaptığı fabrikayı nasıl soba borusu üretir hale geldiğini herkes biliyor. Vecihi Hürkuş’un sertifikaları alamayıp yurt dışında yaşadığı sıkıntıları, Bakü fatihi Nuri Paşa’nın silah fabrikasının, uçak bombası ürettiği fabrikanın nasıl patlatılıp şehit olduğunu, Kayseri’de bulunan uçak fabrikamızın hikayesini biliyoruz. Bunları okurken ve anlatırken duygulanıyorum. 2. Dünya Savaşı sonrasında artık NATO’dayız. Batı’dan, Amerika’dan, diğer ülkelerden istediğimiz silahları alabiliyoruz, diyerek biraz gevşememiz var. Bunlarında cezasını biraz çekiyoruz. 1974 Harekatı’nda bize bunları vermeyi taahhüt edenlerin vermediğini görüyoruz. Telsizlerde sıkıntı yaşanınca ASELSAN kuruluyor. Daha önce TUŞAŞ, sonra ROKETSAN, HAVELSAN kuruluyor.
Savunma sanayine Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın katkıları var. Allah onlardan razı olsun.” ifadelerini kullandı.
‘Cumhurbaşkanımızla birlikte savunma sanayinde anlayış değişti’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte savunma sanayinde anlayışın değiştiğine dikkat çeken Bakan Yardımcısı Dere, şunları kaydetti: “2002 yılında yüzde 20’lerde bir yerlilik oranı varken savunma sanayinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bu yerlilik oranı nasıl artırabiliriz? Nasıl yeterli hale gelebiliriz? 2004 tarihli bir Savunma Sanayi İcra Komitesi var. 15 Aralık’tan önce yeni bir İcra Komitesi daha yapacağız. Tarihi kararlar alınacak. 2004 yılında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında o dönem yabancı menşeili birçok proje yerli projelere dönüştü. Sonrasında Atak helikopteri, milli tank projesi, milli uçak projesi, birçok füze projesi başladı. Savunma sanayiinde anlayış değişti. Gelinen noktada bugün yüzde 80 yerlilik oranına ulaşılırken dışa bağımlılıktan kurtulmuş olduk. Dünyada İHA-SİHA üretiminde ilk 3 sıraya geldik. En iyi birkaç ülkeden birisiyiz. Dünyada en çok ihraç edilen ürünler bizim ürünlerimizdir. Kendi akıllı mühimmatlarımızı, fırtına obüslerini, milli gemilerimizi, Hürkuş, Hürjet gibi uçakları ve milli muharip uçakta yapım aşamasında olup onunla ilgili süreç ilerliyor. Daha önce ordumuzda bile milli olmayan piyade tüfekleri kullanırken, şimdi MKE ve özel sektör firmaları tarafından üretilen milli piyade tüfekleri kullanılıyor. Gemileri kendi tersanelerimizde yaptığımız gibi dünyanın en modern gemilerini Pakistan gibi dost ve müttefiklerimize de ihraç eder hale geldik. Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bir gemimizi suya indirdik. 1 milyar dolarlık ihracatın bir parçasıydı. Savunma sanayinde bu noktalara gelindi. Yeterli mi değil.”
‘Sanayi ve teknoloji alanında bir sıçramanın eşiğindeyiz’
Milli Teknolojiler Genel Müdürü Zekeriya Coştu, “Sanayi ve teknoloji alanında bir sıçramanın eşiğindeyiz” dedi. Güçlü olmak ve refahımızı artırmak için üretmek zorunda olan bir ülke olduğumuza dikkat çeken Milli Teknolojiler Genel Müdürü Coştu, “Petrolümüz yok. Hazıra konan bir ülke değiliz. Onun için üretmek zorundayız. Son 30-40 yılda bir sanayileşme hamlesi başlatılmış durumda. Geldiğimiz nokta da kayda değer bir sanayi alt yapısına sahibiz. Özellikle son 20 yılda atılan kuvvetli adımlar ülkemizi bölgesinde önemli bir sanayi üssü haline getirdi. Türkiye’nin bugün Avrupa’da demir çelik, çimento, düz cam gibi önemli sektörlerde Avrupa birincisi, otomotiv sektöründe Avrupa dördüncüsü, ticari araç üretiminde ise yine Avrupa birincisi. Makine sektörü önemli ihracat kollarından birisi. 20 milyar doları aşan bir makine sektörü ihracatı var. Değirmen makineleri sektöründe de dünya birincisiyiz. Kuvvetli bir alt yapı sanayisine sahibiz” diye konuştu.
Sanayi altyapısını daha ileriye götürmek için yapısal bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu vurgulayan Coştu, “Ağırlıklı olarak yapısal olarak biraz orta-düşük, belki biraz düşük sanayi kollarında, teknolojik sektörlerde kuvvetli bir yapımız var. Ancak refahımızı ileriye taşıyabilmemiz için özellikle katma değer odaklı sanayi üretimimizi geliştiriyor olmamız gerekiyor. Katma değer üretebilmemiz için üç önemli atılımı gerçekleştirmemiz lazım. Bir tanesi yüksek teknoloji sınıfında yer alan ürünlere yönelik kapasitemizi geliştiriyor olmamız gerekiyor. Genellikle sanayi ürünlerinde orta-düşük, orta-yüksek, yüksek teknoloji ürünler gibi bir tanımlama vardır. Bizim özellikle yüksek teknolojili ürünlerin üretimine yönelik kapasitemizi hızla geliştiriyor olmamız lazım. İkincisi mevcut sanayi alt yapımızda her ne kadar düşükte olsa katma değer üretim potansiyelimizi artırabilmemiz lazım. Bu da verimlilik ve dijital dönüşümle olabilir. Belki en önemli hususta ürettiğimiz bütün ürünlerde özgün geliştirmeye odaklanmamız ve geliştirmemiz gerekiyor. Nasıl İHA’larda ve diğer savunma sanayi ürünlerinde bunu sağlayabiliyorsak bağımsızlık ve yüksek katma değer için ürettiğimiz ürünleri kendimizi geliştiriyor ve fikri haklarına kendimiz sahip olmamız lazım. Bu üç başlıkta aslında milli teknoloji kavramının da üçlü saç ayağını oluşturuyor. Bu kavramı bu üç saç ayağının üzerine oturtuyoruz. Milli teknoloji hamlesini odağına alan 2023 sanayi ve teknoloji stratejimizde bu bakışla, bu üç hedefi gerçekleştirmek üzere hedeflerini ve aksiyonlarını ortaya koyduğumuz bir strateji oldu. Bu hedefler ve stratejiler çerçevesinde baktığımızda umut vaat edici, memnuniyet verici bir noktada olduğumuzu rahatlıkla ifade edebilirim. Biz bu stratejiyi 4 yıl önce tasarlayarak uygulamaya koyduk ancak bugün geldiğimiz nokta son 20 yıllık emeklerin, gayretin, performansın ürünü diyebiliriz. Son 4-5 yılda bu faaliyetler hızlandı ve çıktılarını almaya başladık” şeklinde açıklama da bulundu.
‘Sanayi ve teknoloji alanında bir sıçramanın eşiğindeyiz’
Sanayi üretiminin rekorlar kırmaya başladığını anlatan Coştu, şunları kaydetti: “Son 1 yıllık ihracat rakamımız 250 milyar doları aştı. İhracatımızın yüzde 95’lik imalat kesiminden kaynaklanıyor. Bunlar çok önemli göstergeler. Bunlar önemli göstergeler. Sanayi alanının yanı sıra teknoloji alanında da çok önemli bir kapasiteye ulaştığımızı söylemek mümkün. Bugün 20 yıl önce bir elin parmağı kadar olmayan Teknopark sayımız bugün 96’ya ulaşmış durumda. Buralarda 6 bin teknoloji firmamız teknoloji odaklı yenilik faaliyetleri hayata geçiriyorlar. Özel sektörde bin 600 civarında AR-Ge ve tasarım merkezimiz var. Bu merkezlerde 200 binin üzerinde araştırmacı insan kaynağımız var. Bu rakamlar 20 yıl öncesinde 50 bini bulmuyordu. Bunlar gerçekten kayda değer ilerlemeyi gösteren rakamlar. Bir Togg hikayesi, İHA hikayesi, Milli Muharip Uçağımız bu tip çıktılar aslında 20 yıllık çalışmanın ürünleri, çıktıları olduğunu söyleyebilirim. Bundan 10 yıl öncede yerli otomobili konuşuyorduk. Belki insansız hava araçları bundan 20-30 yıl önce geliştirilmiş ve kullanılmış durumdaydı. Ancak biz bugün Togg’u, Milli Muharip Uçağı, insansız hava araçlarını konuşabiliyorsak aslında bir kapasitenin çıktısını gösteriyor bu. Bu bizim gelecekte de çok daha fazlasını hayata geçirebilmemiz için kuvvetli bir gösterge. Artık sıçrama noktasına geldik. Bu sıçramayı da gerçekleştirebilecek inancımız da oluştu. Türk milleti artık çok daha iyisini yapabilmek için motivasyon ve inanca sahip. Sanayi ve teknoloji alanında bir sıçramanın eşiğindeyiz.”
Çalıştaya Vali Mustafa Çiftçi, AK Parti Çorum milletvekili Erol Kavuncu, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, Cihannüma Genel Başkan Vekili Ahmet Akça katıldı.