İTÜ Denizcilik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümünden mezun olup, yeterli mesleki tecrübeyi edindikten sonra KEGM’nin Kurtarma-8 Römorkörü’nde göreve başlayan Gizem Turan, kurumdaki “ilk kadın kaptan” olarak tarihe geçti.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Denizcilik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü mezunu Gizem Turan, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünde (KEGM) denizde göreve başlayan ilk kadın kaptan oldu.
İzmir doğumlu Kaptan Gizem Turan, 2009 yılında İTÜ Denizcilik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümünü kazandı. Üniversitenin birinci yılının yaz döneminde zorunlu stajlarını yapmaya başlayan Turan, 2 kısa stajını konteyner gemisinde tamamladıktan sonra uzun stajını da bir tanker gemisinde gerçekleştirdi.
Stajlarını tamamladıktan sonra konteynerde görev yapmanın kendisine daha uygun olduğuna karar veren Turan, özel bir denizcilik firmasında çalışmaya başladı. Uzun yıllar bu firmada görev yaparak zorunlu hizmet süresini tamamlayan ve görevde yükselme sınavlarını da başarıyla geçen Turan, bu sürecin ardından 2. kaptanlığını aldı.
Gizem Turan, 20 aylık 2. kaptanlık hizmetinin üzerine Yalova’daki özel bir tersanede 7 ay süresince tersane kaptanlığı yaptı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün 2. kaptan alımlarına başvuran Turan, kurumun kurtarma gemilerinde kaptan olarak görev yapan ilk kadın oldu.
Kaptan Gizem Turan, 3 ay önce göreve başladığı Kurtarma-8 römorköründeki deneyimli 1. kaptan ve diğer gemi personeliyle birlikte, müdahale gerektiren durumlarda denize açılıyor.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bünyesinde 157 kılavuz kaptan, 52’si uzak yol kaptanı, 23’ü uzak yol 2. kaptanı olmak üzere 75 römorkör kaptanı, Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi’nde deniz trafik operatörü olarak görev yapan 8’i kadın olmak üzere 210 kaptan, 135 bot kaptanı görev yapıyor. Genel müdürlük, 23 römorkör, 103 deniz vasıtasıyla hizmet veriyor.
“En önemli görevlerimizden biri risk ve stres anında ortamı yönetebilmek”
Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hizmet verdiği römorkörün rutin günlerdeki görevinin İstanbul Boğazı’ndan geçen büyük gemilere refakat etmek olduğunu söyledi. Turan, bunun dışında acil olaylara müdahale için her an hazır durumda olduklarını anlattı.
Asıl işleri kurtarma olduğu için bu römorkörlerde 3-5 dakikada kalkışa hazır hale geldiklerini aktaran Turan, “Bu acil durumlar; gemi yangını, bir geminin karaya sürüklenmesi, kumandasını kaybetmiş, makine gücü olmayan, kendi kuvveti ile ilerleyemeyen bir gemiye yardım olabilir. Bu durumlara acil olarak yetişebilmek üzere her an hazır bekliyoruz. Normal bir gemide rutin gün içinde işleyen işlerin dışında stres faktörü altında, aslında insanların normalin dışında başına gelebilecek anlara müdahale etmek üzere buradayız. Dolayısıyla aslında en önemli görevlerimizden biri o risk ve stres anında ortamı yönetebilmek ve gerekli doğru müdahaleyi yapabilmek. Boğaz güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğumuz gibi aynı zamanda gemilerin emniyetini, çevre emniyetini ve insanların sağlığını da korumakla yükümlüyüz.” diye konuştu.
“Herkesin limana kaçmak istediği zamanda birilerini kurtarmak için kendimizi dışarı atıyoruz”
Karadeniz’e açılan bir kıyıda konumlandıkları için daha çok Karadeniz gemilerine müdahale için beklediklerini anlatan Kaptan Gizem Turan, “Karadeniz’in havası her zaman daha hırçındır çok zorludur. Biz aslında herkesin limana kaçmak istediği zamanda birilerini kurtarmak için kendimizi dışarı atıyoruz. Bunun psikolojik tatmini var tabi ki ama onun dışında severek yapmak çok önemli. Yoksa bu zorluklara katlanabilmek mümkün değil. İşi gerçekten sevmek ve saygı duymak gerekiyor.” dedi.
“Kendimden sonrakilere de yol açtığım için çok mutluyum”
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan ilk kadın kaptan olduğu ve kendisinden sonrakilere de yol açabildiği için çok mutlu olduğunu dile getiren Turan, sözlerine şöyle devam etti:
“Umarım başkaları için de yeni bir bakış açısı olur. Sektördeki kadın sayısı giderek artıyor. Başlangıçtaki kadar az değil. Kadınlar artık bu mesleği daha çok tanıyor ve daha çok içinde olmak istiyor ama yine de kadın istihdam eden şirket sayısı az. Her şirket kadın çalıştırmayı kabul etmiyor. Kıyı Emniyeti bir devlet kurumu olarak buna öncü olduğu için tüm firmalar adına da güzel bir gelişme.”
Mesleğinin çok keyifli olduğunu ifade eden Turan, “Başlangıçta çok büyük zorlukları var çünkü alışılagelmişin dışında bir çalışma ortamı. Bir kere tamamen ailemizden, sevdiklerimizden, sosyal hayatımızdan uzak bir iş yapıyoruz. Herkesin bu psikolojiye sahip olduğu bir ortamda çalışıyoruz. Dolayısıyla kolay bir iş değil, zor bir meslek. Belki başta herkes çok zorlanacak ama biraz sabredip, işi yapmaya başladıkça sevdiklerini görecekler. Sadece biraz sabır… Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü de başvuru yapmak için iyi bir seçenek. Çalışma ortamı ve şartları güzel, yaşam mahalli kadınlara uygun.” diye konuştu.
“Mesleğe ilk başladığımda en çok ailem zorlandı”
Mesleğe ilk başladığında kendisinden çok ailesinin zorlandığını anlatan Turan, “Çünkü bizler okul sürecinde ne iş yapacağımıza adapte olup, nerede yaşayacağımızı, ne koşullara girdiğimizi biliyor oluyoruz. Ama bir aile için özellikle kız çocuğunu denizin ortasına aylarca gönderip, telefonumuz çoğu zaman çekmediği için haber alamamak çok kolay şeyler değil.” dedi.
İlk staja başladığı gemi İzmir Limanı’na demir attığında, evine bir kaç saat uğrama imkanı bulduğunu belirten Turan, “Annem ve babam benimle limanda vedalaşmaya çalışırken ikisi de ağlıyordu. Liman güvenlikçisi ‘Kızım kendine acımıyorsan şu insanlara acı, bırak şu mesleği’ demişti. Ama bir süre sonra onlar da çalışma koşullarını gördükçe alıştılar.” ifadelerini kullandı.
“Ben işimi severek yapıyorum”
İzmirli olduğu için hep denizin içinde büyüdüğünü, denizin mavi manzarasını görmeden hayattan keyif almadığını dile getiren Turan, şunları söyledi:
“Ama tabi iş olarak içinde olmak bambaşka bir durummuş. Çalışmaya başladıktan sonra anlıyorsunuz bunu. Benim etrafımda denizci kimse yoktu. Bir şekilde duymuştum mesleği. Açıkçası ailem İstanbul’da okumamı da istemiyordu. Evraklarımı teslim etmeye gittiğimde hiç İstanbul tercihim olmamasına rağmen iki bölümü değiştirip bu bölümü yazmıştım. Sonuçlar açıklandığında bu bölümü kazandım. Mesleğin ne olduğunu daha çok bölüme girdikten sonra öğrendim.
O zamanlar şöyle anlatıyorlar mesleği; ‘Dünyayı geziyorsun, her yeri görüyorsun, tonla para kazanıyorsun, erkeklere her limanda sevgili…’. Mesleğin hep güzel tarafları öne çıkarılıyor. Çalışmaya başlayınca görüyorsunuz aslında öyle değil. Birtakım duygusal eksiklikler var. Uzaksınız, çok yorucu, gecesi gündüzü yok. Her an çalışıyorsunuz. Her an iş yerindesiniz ve hazır bekliyorsunuz ama ona rağmen çok keyifli bir meslek. Ben işimi severek yapıyorum.”
Kaptan Gizem Turan, Kurtarma-8 römorköründe göreve başlayalı kısa bir süre olmasına rağmen birçok operasyonda yer alma imkanı bulduğunu belirterek, “Ağustos ayında Karadeniz’de kötü bir hava vardı. Bir gemi sürükleniyordu. Biz onlara yardım etmeye gittik. O an çok başka bir psikoloji. Sizin yardımınıza ihtiyacı olan insanlar olduğunu biliyorsunuz. Sürekli acil yardım istiyorlar, yönlendiriliyorsunuz. Hava çok kötü. Bizim için de zor oraya ilerlemek. Böyle bir kurtarma anım olmuştu göreve başladığım ilk ayda.” dedi.