KORAY KARAGÖZ
Tebeşir tozunu yutmaya bile kıyamaz ciğerlerin,
anlar herkes o gözlerindeki küçümseyici bakışı,
sarı ışıklı sokak lambasının altında
ısınmaya çalışan kuyruğu kısmış köpek bile…
onun vicdanı senden fazla gerçi,
kıyamaz yanından geçen tinerci çocuğu ısırmaya.
Lafı yine sana getirmek istiyorum anlayacağın,
bu gecenin en ıslak, en zor geçen saatinde.
ben masamdaki bardağın
kırılmasını istemiyorum artık elimin tersiyle.
susuz içmek istemiyorum artık.
dibini göremesem de
sevdiğimi görmek istiyorum.
Güneş benim de üstüme doğsun artık.
o uyandığında,
ben hâlâ rüyamda görüyor olayım seni.
hayır, hayır!
rüyalarımda da görmeyeyim artık seni.
sarı ışıklı sokak lambasının altında
ısınmaya çalışan köpek gibi
kuyruğumu kısarak yaşamayayım artık.
başımı kaldırabileyim para üstünü alırken,
“bozuk yok” diyebileyim mertçe.
otobüs biletini içeriden bulayım mesela
“fazla bileti olan var mı” diye sorarak.
yağmur altında saatlerce yürüyebileyim
yeni paltomla..
Bak, hayatım sayende ne kadar zor!
senin çakır gözlünün,
ayakkabısının deliğinden,
pantolonun yamasından utananın.
oysa onlar
boğazımızdan geçen haramsız lokmaların gururuydu.
bunu babam öldükten sonra anladım.
o yüzden hep bir özür alacağı var babamın.
Neyse, uzun lafın kısası, anlayacağın,
anılarımı bile hatırlamak istemiyorum bir daha,
bu gecenin en ıslak, en zor geçen saatinde.
bu defa sana değil,
bana söz veriyorum…