Bizler için bir vatan toprağı olan, üzerinden ve içinden ülkemizin ekonomik menfaat sağladığı, her zaman denizden ulaştırmamız için açık olması elzem olan denizlerimizdeki ve kendi limanlarımız arasındaki kıyı taşımacılığının yabancı milletlerin vatandaşlarıyla idare edilmesinin etkilerinin neler olduğunu geçmiş dönemlerde çok manidar ve elim bir şekilde yaşadık.
Ancak Lozan Antlaşması ile tescil edilen ve 1 Temmuz 1926 tarihinden itibaren 815 sayılı kanun ile yürürlüğe giren kabotaj hakkı, Türk Deniz Ticareti için önemli ve tarihi bir başlangıç olmuştur. İşte bizler o dönemden itibaren ülke olarak, millet olarak, devlet olarak deniz taşımacılığını geliştirmek için beraberce çok önemli adımlar attık. Haliçten, Karadeniz’den, Ege ve Akdeniz’den doğan ve buradan bütün dünya yayılan bir deniz ticaret filosu yarattık. O gemileri sadece işletmek değil, geçmiş dönemlerde onların inşasında bile el emeği, göz nuru sarf ettik. Yani yıllarca kapitülasyonlar ile irademiz dışında gelişen deniz ticareti, bu antlaşmayla birlikte artık Türk Devletinin iradesinde gelişmeye başlamış ve bugün filomuz dünyada 15. Büyük deniz ticaret filosu haline gelmiştir.
Bizler de bu kanun ile almış olduğumuz görevi layıkıyla yerine getirme gayreti içerisindeyiz. Geçtiğimiz son 10 yıl içerisinde kapasite olarak %117 büyüyen filomuzu da dikkate aldığımızda, gelecek dönemde;
- Orta vadede deniz ticaret filomuzu kapasite olarak 10. sıraya, yani kapasitemizi neredeyse riki katına kadar çıkarmayı,
- Küresel deniz taşımacılığı gelirlerinden elde edilen payımızı %1,5’tan %2,5-3’lere çıkarmayı,
- Kısa vadede koster filomuzu gençleştirip akdeniz çanağında yoğun şekilde işleyen deniz taşımacılığında Türk sahipli filoyu başat bir role yerleştirmeyi,
- Gemi adamlarımızın tüm dünya denizlerinde ve gemilerinde çalışmalarına imkân yaratmayı ve deniz taşımacılığı alanında yarattığımız istihdamı bu şekilde genişletmeyi,
kendimize ve zihinlerimize dört temel hedef olarak yerleştirmemiz gerektiği kanaatindeyim.
İşte 1 Temmuz 2020 tarihinde Denizcilik ve Kabotaj Bayramı vesilesiyle açıkladığımız bu hedefleri sektör olarak, devlet olarak elele, hep beraber bütüncül bir gayret içerisinde gerçekleştirmeli ve yönetmeliyiz.
Yine bu temel hedeflerle birlikte denizlerimizi sadece deniz ticareti manasında düşünmemeliyiz. Aynı zamanda gelecek nesillerimize yaşanabilir bir dünyada, temiz denizler bırakmamız gerektiği bilincinde de olmalıyız. Bu bilinç ile temiz deniz ve temiz hava için küresel iiklim değişikliğine Türk deniz taşımacılığı sektörü olarak olumlu yönde katkıda bulunmalıyız.
Denizlerimiz ve denizciliğimiz geleceğimizdir diyerek Türk denizcisinin, gönlünü denizlere vermiş denizseverlerin ve ülkemizin, ayrıca pandemi süresince özveriyle çalışmaya devam eden tüm gemiadamlarımızın 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutlar, denizciliğimizi Türk’ün Büyük Milli Ülküsü olarak görmemizi sağlayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anarız.
Ahmet Bedri İnce
Türk Armatörler Birliği Başkanı