Osmanlı Devletinin son dönemlerinde kapitülasyonların da yarattığı etki ile deniz ticareti neredeyse tamamıyla yabancıların eline geçmiş ve bir ülkenin can damarı olan deniz taşımacılığı üzerindeki devlet kontrolü tamamen ortadan kalkmış idi. İşte Ulu Önder Atatürk’ün Samsun’dan başlattığı kurtuluş mücadelesinin devamı niteliğinde olan ekonomik manadaki bağımsızlığımızın en önemli basamağı, kısaca “Kabotaj Kanunu” olarak da bilinen kanunun yüce meclisimizde kabul edilmesi olmuştur.
19 Nisan 1926 tarihinde kabul edilen ve 1 Temmuz 1926 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 815 sayılı “Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye ve Limanlarla Karasuları Dâhilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkındaki Kanun” ile akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile boğazlarda, bütün karasularımızda ve karasuları içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.
Lozan Barış Anlaşması öncesinde deniz ticaretinin sivil toplum kuruluşu faaliyetleri bile yabancıların elinde idi. Bu çerçevede hudutsuz serbesti sayesinde deniz taşımacılığında isim yapmış, düzenli sefer yapan filo sahibi armatörlerin Galata’da bulunan acentelerinden 28’i bir araya gelerek 11 maddelik bir tüzük hazırlamış ve 6 Kasım 1902 tarihinde “Chambre Maritime des Compagnies de Navigation Etrangeres Constantinople”yi kurmuşlardır. Türkçe adıyla bu tüzük; “Ecnebi Seyr-i Sefain Kumpanyaları Dersaadet Bahriye Odası Nizamnamesi” dir. İşte Kabotaj Kanunu sadece deniz ticaretinin serbestliğini sağlamamış, aynı zamanda kuruluşlarını da değiştirmiş ve Türk Armatörler Birliği de bu kanun ile var olmuştur.
Bizler de bu kanun ile almış olduğumuz görevi layıkıyla yerine getirme gayreti içerisindeyiz. Bu gayeden hareketle hem devletimizin hem de armatörlerimizin gayretleri ile bugün deniz ticaret filomuz kapasite olarak dünyada 15. sırada bulunmaktadır. Ve bundan sonra da atalarımızdan aldığımız bu bayrağı en üst noktaya taşımak gayreti içinde olacağız. Deniz ticaret filomuzu gelecek dönemlerde daha da genişletip ülkemizin refahına katkı sağlayacağız.
Denizlerimizin sağladığı ekonomik katkı bununla da sınırlı kalmayıp birçok yeraltı kaynakları, deniz canlıları ve çevre dengesi ile de günlük hayatımıza çok önemli katkılar sunmaktadır.
Tüm bunlardan hareketle bizler de denizlerimizi sadece deniz ticareti manasında değil, aynı zamanda gelecek nesillerimize yaşanabilir bir dünyada temiz denizler bırakma bilinciyle de hareket ediyoruz. Bu bilinç ile hem uluslararası arenada hem de ülkemiz genelinde temiz deniz için katkıda bulunuyoruz.
Denizlerimiz ve denizciliğimiz geleceğimizdir diyerek Türk denizcisinin, gönlünü denizlere vermiş denizseverlerin ve ülkemizin 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutlar, denizciliğimizi Türk’ün Büyük Milli Ülküsü olarak görmemizi sağlayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anarız.