Türkiye’de askeri gemi inşa eden en önemli sivil tersanelerden biri olan Anadolu Tersanesi, Türk Deniz Kuvvetleri için gerçekleştirdiği başarılı projelerin ardından dünyaya açılmış durumda. Halihazırda Katar Deniz Kuvvetleri için iki ayrı proje kapsamında altı askeri gemi inşa eden tersanenin bu alandaki serüvenini Anadolu Tersanesi Genel Müdürü Cevat Atilhan, Neta Sea dergimize özel açıklamalarda bulundu.
Türkiye, yaklaşık son on beş yıldan bu yana gemi inşa sektöründe yaşanan gelişmeler ve MİLGEM projesinin de etkisiyle askeri gemi inşa alanındaki gelişimini büyük bir hızla sürdürüyor. Bu başarının altında imzası olan özel tersanelerden biri de hiç kuşkusuz Anadolu Tersanesi (ADİK). 2009 yılında Türk Deniz Kuvvetleri için tasarlayıp inşa etmeye başladığı sekiz adet süratli amfibi çıkarma gemisini (Landing Craft Tank – LCT) 2012 yılında teslim eden tersane, 2011 yılında tasarımına başladığı 140 metre boyundaki iki adet amfibi gemiyi de (Landing Ship Tank – LST) 2017 ve 2018 yıllarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığının kullanımına sundu. Tersane, silah sistemleri entegrasyonu konusu da dahil olmak üzere alanında uzman ekibiyle birçok farklı tipte askeri gemi projesi geliştirmiş durumda. Anadolu Tersanesi Genel Müdürü Cevat Atilhan, bu başarının altında yatan gerçekleri Neta Sea okurları için anlattı.
ADİK, Türkiye’de askeri gemi inşa sanayi alanında faaliyet gösteren en önemli tersanelerden biri. Bu alana yönelişiniz nasıl oldu? İlk projeniz neydi?
Anadolu Tersanesi, askeri projelere 2008 senesinde LCT çıkarma gemileri ihalesiyle başladı. Bu ilk proje kapsamında yer alan sekiz adet 80 metrelik LCT çıkarma gemisini 2012 senesinde, takvimde herhangi bir gecikme yaşamadan, o zamanki ismiyle Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na teslim ederek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın hizmetine sunduk. İlk sac kesimi 8 Ocak 2010’da yapılan bu projenin hazırlıkları 2009 yılında başlamıştı. Bu gemiler halen dünyada kendi sınıflarında en süratli gemilerdir.
Askeri gemilere adapte olmakta zorluk yaşadınız mı?
Açıkçası askeri projelere adapte olmakta zorlanmadık desek doğru olmaz. Bünyemizde Savunma Koordinatörlüğü gibi bir oluşum var. Burada Deniz Kuvvetlerinden emekli yaklaşık 25-30 personel çalışıyor. Aralarında emekli amiraller, emekli albaylar, çeşitli kademelerden değişik pozisyonlarda çalışmış personelimiz var. Siviller ve emekli askerler, tüm ekip birlikte uyum içerisinde çalıştığımız için bu süreci hızlı geçtik ama askeri gemilerle ticari gemilerin proje yönetimleri arasında çok büyük farklar var. İlk başlarda sivil taraftaki ekiplerimize bazı gereksinimleri anlatmakta zorlandık ama alıştıkça bizim de vizyonumuz değişmeye başladı. Detayların ne kadar önemli olduğunu anlamaya başladık.
Askeri projeler ile ticari projeleri nasıl karşılaştırırsınız? Ne gibi farklılıklar var?
Askeri projeler ile ticari projeler arasında çok büyük farklar var. Askeri projelerde gerekli olan entegre lojistik destek, çok kapsamlı dokümantasyon, sivil gemi inşa dışında çok fazla askeri standarda tabii olunması ve teslime kadar her kademede gerekli olan kabul testleri bu farklardan bazıları.
ADİK’in askeri gemi inşa kabiliyetleri arasında hangi tip gemiler bulunuyor?
Biz her türlü amfibi gemiyi tasarladık ve inşa ettik. Anadolu Tersanesi, 10 metreden 165 metreye kadar her türlü amfibi çıkarma gemisi ihtiyacını karşılayabilecek tasarım ve üretim kabiliyetine sahiptir. En küçük LCVP’den (Landing Craft Vehicle Personnel) orta boylu LCM (Landing Craft Mechanised) ve LCT’lere, LST (Landing Ship Tank) ve LHD’lere (Landing Ship Tank Helicopter Dock) kadar her türlü platformu geliştirmiş ve tasarlamış durumdayız.
Bunun yanında OPV (Offshore Patrol Vessel) gemisi tasarımlarımız da var. 70 metreden 90 metreye kadar, çeşitli donanımlarda ve değişik konseptlerde OPV tasarımlarımız mevcut. Fast Attack Craft dediğimiz hücum bot tasarımlarımız; helikopter taşıyan, amfibi çıkarma yapabilen, baş kapağı olan bir gemi tasarımımız var. Bu tasarımı LST ile LPD (Landing Platform Dock) platform arasında gemiler gibi düşünebilirsiniz; LST’den büyük, LPD’den küçük, helikopter taşıyabilen ve çıkarma da yapabilen bir tasarım. Bizim kendi bünyemizde çok güçlü bir tasarım ekibimiz var. Şu anda yapamayacağımız tasarım yok. Bizim başarımızın arkasında sivil kadro ile emekli askeri kadronun mükemmel derecede uyumu yatıyor.
Şu anda Anadolu Tersanesi’nin yürüttüğü askeri projeler nelerdir?
Şu anda Katar Deniz Kuvvetleri ile yürüttüğümüz, her ikisi de denize indirilmiş olan iki tane Silahlı Okul Eğitim Gemisi, inşa halinde bir adet LCT, iki adet LCM (40 metrelik) ve bir adet de LCVP var. İki ayrı proje altında; birinde iki, diğerinden dört olmak üzere toplam altı gemi inşa ediyoruz halihazırda. Bunun dışında detay veremeyeceğim büyük bir donanma için sürdürdüğümüz özel bir çalışma daha var. Ayrıca çeşitli donanmalar için görüşmelerimiz devam ediyor. Yeni projeler de yolda kısacası.
ADİK için “Bir askeri gemi tersanesidir” diyebilir miyiz? Ticari gemiler tamamen arka planda mı kaldı?
Anadolu Tersanesi; sivil bir askeri gemi inşa tersanesidir. 2009 senesinden beri istikametimiz budur. Biz katma değeri, mühendisliği yüksek askeri gemiler yapmaya devam edeceğiz. Ticari gemiler arka planda mı kaldı derseniz, bugün için öyle diyebiliriz. Bugün böyle ama yarın ne olur bilemem. Dünyada konjonktür değişiyor, değiştikçe de konjonktürün gerektirdiği şekilde pozisyon almaya devam edeceğiz. Sonuçta Anadolu Tersanesi katma değerli her türlü projeyi, her türlü gemiyi yapabilecek ve tasarlayabilecek bir tersane. Kreynler, iskeleler, alet edevat, kapalı üretim holleri her tersanede vardır ama bir işletmeyi diğerlerinin önünde avantajlı duruma geçiren, o işletmenin içinde çalışanlar, onların tecrübeleri, bilgi birikimi, uyumlu ve verimli çalışmalarıdır. Anadolu Tersanesi bu konuda bence en güçlü tersanelerin başında geliyor.
Türkiye askeri gemi inşasında son dönemde oldukça önemli adımlar attı. Bu gelişimi göz önünde bulundurduğunuzda askeri gemi alanında ülke olarak ne durumdayız?
Yüzde yetmiş yerliliğe ulaşmış durumdayız. Yurtdışı fuarlara gittiğimizde birçok firmamızın gerek gemi inşaatı gerek silah sensörleri gerekse yan sanayi konusunda gövde gösterisi yaptığını görüyoruz. Bu, üretim kabiliyetleri açısından ülkenin ne aşamaya geldiğinin büyük, güzel bir göstergesi. Yüzde yetmişi de geçen yerli katkı oranlarıyla, savunma gibi dünyanın en gelişmiş sektörlerinden birinde bu kadar katılımcıyla bu fuarlarda yer alabilmek, ürünlerimizi pazarlayabilmek, dünya piyasalarına bunu gösterebilmek gerçek anlamda bir gelişmişlik göstergesi. Dünyada bunu yapabilen 8-9 ülkeden biri olduğumuzu söyleyebilirim. Bu da çok önemli bir gelişme tabii. Bu noktada, stratejik olarak birbirimizle rekabet etmemizi engelleyecek şekilde bazı düzenlemeler yapılması gerekebilir; bu konu biraz hassas, çok fazla detaya girmeyelim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de uçak gemisi inşasıyla ilgili beklentilerini dile getirdi. Sizce Türk tersaneleri bu tür bir projeyi yapabilir mi? Bu anlamda ne gibi olanaklar gerekiyor ve tersaneler bu olanaklara sahip mi?
Türk tersanelerinin uçak gemisi tasarımı yapabilecek ve inşa edebilecek bilgi birikimine ve imkâna sahip olduğuna inanıyorum. Ancak uçak gemimizi dünya denizlerinde dolaştıracaksak yanında çok güçlü bir filo göndermek lazım, dolayısıyla bu politik ve stratejik bir karar.
Sizin askeri gemi inşası gerçekleştiren diğer sivil tersanelerle kurduğunuz bir ortaklık var: TAİS. Bu kuruluş hakkında bilgi verir misiniz?
TAİS, Türkiye’nin askeri gemi üreten önde gelen üç özel tersanenin ortak olduğu bir yapı. Burada, Türk Deniz Kuvvetleri için farklı gemiler üretmiş ve üretmekte olan Anadolu, Sedef ve Sefine tersanelerinin müşterek gücünden faydalanarak uluslararası piyasalarda rekabet gücü daha fazla olan, daha büyük bir yapı olarak hareket ediyoruz.
TAİS, otuz civarında ülkede deniz kuvvetleriyle ilgili projeleri takip etmekte, fuarlara ve ihalelere katılmakta. Buralarda hem ortaklarının üretmiş olduğu farklı tiplerdeki askeri gemilerle ilgili tecrübeleri hem de kendi ekibiyle oluşturduğu üretim ve tasarım yeteneğini yansıtmakta.
Bu ortaklık, Türk tersanelerine uluslararası arenada ne gibi avantajlar sağlıyor?
2017 yılında global bir oyuncu olma amacıyla kurulan TAİS, bu üç yıl içerisinde çok sayıda ülkede proje takip etti ve katılmış olduğu ihalelerde göze çarpan önemli bir oyuncu olarak dikkat çekmeyi başardı. TAİS olarak hareket ettiğimizde, birlikten kuvvet doğar yaklaşımıyla ürün ağacı ve kabiliyetlerimiz çeşitleniyor. Ayrıca girdiğimiz ihalelerde üç tersanenin imkânları çerçevesinde üretim kapasitesi ve süre anlamında öne çıkabiliyoruz. Belli sayıların üzerindeki üretimlerde ortak proje yönetimi rotası altında üç ayrı tesiste eş zamanlı üretim yapabiliyor ve teslim süreleri anlamında ciddi avantajlar sağlıyoruz.