Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen Türkiye Denizcilik Zirvesi, Tersane İstanbul’da gerçekleşti. İki gün süren Türkiye Denizcilik Zirvesi’nde sektörün gelişimi, sorunları ve çözüm yolları tüm detaylarıyla ele alındı.
Zirveye; Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Kuzey Deniz Saha Komutanı Tümamiral İbrahim Özdem Koçer, İstanbul İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topcu, Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanı Tuğamiral Tayfun Paşaoğlu, Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Durmuş Ünüvar, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdür Salih Tan, İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı ve Hizmet İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Salih Zeki Çakır, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yetkilileri, denizcilik sektötünden STK başkan ve temsilcileri, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda sektör temsilcisi katıldı.
Zirve, yoğun programı nedeniyle etkinliğe katılamayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı ile başladı. Erdoğan mesajında, pandemi döneminde zorlu şartlar yaşayan sektörün büyüyerek daha da gelişeceğine inandığını tüm davetlilere aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajının ardından zirve, Tersane İstanbul’da İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun konuşmaları ile devam etti.
Türkiye Denizcilik zirvesinin başında İMEAK Deniz Ticaret Odası Tamer Kıran yaptığı konuşmada:
“Denizciler için 1 Temmuz tarihi, 1926 yılından itibaren çok özel bir anlam ve yere sahip olmuştur. 1 Temmuz 1926 yılında, 815 sayılı “Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkındaki Kanun”’ yürürlüğe girerek, Türk gemileriyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına kabotaj imtiyazı tanınmıştır.
Ülkemiz; çok önemli bir coğrafyada jeo-stratejik ve jeo-ekonomik konuma sahiptir. Son yıllarda başta ticaret savaşları, Covid-19 Salgını ve ardından Rusya Federasyonu-Ukrayna Savaşı ile çok net görüldüğü üzere; kara sınırlarımızda olduğu kadar, deniz kıta sahanlıkları ve münhasır ekonomik alanlarda yaşanan gelişmeler de Kabotaj ve Denizciliğin önemini bir kez daha açıkça ortaya koymuştur.
Bu yıl ikinci kez düzenlenen bu önemli etkinlikte, denizcilik sektörünün çok değerli temsilcileri ile birlikte olmaktan çok mutluyuz.Denizcilik sektöründe bizim bulunduğumuz süreçte 500’e yakın mevduat reformu imzalandı. Türk denizciliği bu süreçte her geçen gün kendini aşarak çok iyi şekilde emin adımlarla yoluna devam etmektedir.
Türk denizciliği gelişerek ilerliyor. Önümüzde çok uzun bir yol var. Daha çok büyük adımlar atacağız. Küresel tedarik zincirinde yaşanan dönüşüm, önemli fırsat ve tehditleri barındırmaktadır.
İklim değişikliği ve yeşil mutabakat ile mücadele konusu, önümüzdeki 10 yıl gibi kısa bir sürede filomuzu değiştirmeye kadar uzanan sorunlara neden olabilir. Bu sürece uyum sağlayamazsak, çok ciddi sıkıntılara gireceğiz.
Dış ticaretin tonaj bazında yüzde 90’ını deniz yoluyla yapan ülkemiz içinde denizcilik sektörü son derece önemli. Yeni bir yol haritasının belirlenmesi büyük bir önem arz ediyor. Sektörü her alanda güçlendirmemiz mutlak bir zorunluluk hâline geldi.
Bu zorlu süreci kamu ve özel sektör bir araya gelerek üstesinden geleceğimize eminim. Çok sayıda oturum düzenlenerek kıymetli bilgi alışverişlerinin yaşanacağı bu zirveden güzel informasyon edinerek vizyonumuzu genişletecek adımlar atmayı umuyoruz.” dedi.
Konuşmalar, Denizcilik Genel Müdürü Ünay Baylan ile devam etti. Baylan yaptığı konuşmada:
“Denizlerdeki bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz Kabotaj Kanunu’nun 96. yıl dönümünü tebrik ediyorum. Geçtiğimiz yıl bu tarihi mekanda denizciliğin tüm yönleriyle ele alındığı bu zirvenin ikincisini düzenlemenin gururunu yaşıyoruz.
Düzenlenecek bu zirvede, dünyada ve ülkemizde denizcilik sektöründe pandemi sürecinden sonraki geleceği yönelik planlamalar ele alınacak.
COVID-19 pandemisinin sebep olduğu küresel kriz, çok ciddi bir daralmaya sebep oldu. Avrupa’ya yakınlığımız ve orta koridor yer almamız nedeniyle taşımacılıktaki vizyonumuz adına bugünden atılması gereken adımları değerlendiriyor olacağız.
Türk denizcilik sektörünün finansmana ulaşmakta yaşadığı hususlar ele alınacak. Malumunuz, çok önemli bir coğrafyada olduğumuzdan küresel ticaretin geleceği, ülkemiz üzerinden inşa ediliyor. Limanlardaki yoğunluğu iç merkezlere aktararak kapasitemizi genişletmek ana hedefimizdir.
Mavi Vatan stratejileri çerçevesinde, menfaatlerimizin korunması adına atılması gereken adımları da detaylıca konuşacağız.
Zirvede bulunan katılımcıların fikir ve önerileri bizler için çok önemli. Buradan elde edilen sonuçların denizcilik sektöründe önemli bir vizyon oluşturacağına inanıyorum.” açıklamalarında bulundu.
Ardından kürsüye Bakan Karaismailoğlu çıktı. Karaismailoğlu :
“Kanal İstanbul, Türkiye’nin denizyolu taşımacılığındaki rolünü güçlendirecek. İstanbul Boğazı’nda seyir emniyetini arttıracağız, boğazdaki gemi trafiğini azaltacağız. Tüm dünya denizciliğine mal edeceğimiz, deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek Kanal İstanbul, dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, değişen iktisadi yönelimler ve ülkemizin ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bir vizyon projesidir. Kanal İstanbul tamamlandığında başta İstanbul Boğazı ve çevresinde can ve mal güvenliğinin sağlaması ve boğazın tarihsel ve kültürel dokusunu korumasının yanı sıra boğaz giriş ve çıkışlarındaki günlerce süren beklemeleri azaltarak İstanbul Boğazı’nın trafik yükünü hafifletecektir” dedi.
“Deniz taşımacılığı, şüphesiz ki dünya ekonomisinin merkezi, küresel ticaretin de belkemiğidir”
Denizcilik sektörünün küresel ticaretteki önemini vurgulayan Bakan Karaismailoğlu, “Dünya ticaretinin yüzde 90’ını üstlenen deniz taşımacılığı, şüphesiz ki dünya ekonomisinin merkezi, küresel ticaretin de belkemiğidir. Dünya genelinde taşınan yüklerin, değer olarak ise yüzde 70’i denizyoluyla taşınıyor. Düşük maliyet ve verimlilik avantajıyla deniz taşımacılığı sürdürülebilir ekonomik gelişim ve refah için olmazsa olmazdır. Denizyolu taşımacılığı; havayolu taşımacılığına göre 22 kat, karayolu taşımacılığına göre 7 kat, demiryolu taşımacılığına göre 3,5 kat daha ekonomiktir. Bu veriler bize ünlü Türk denizcisi ve devlet adamı Barbaros Hayrettin Paşa’nın ‘Denizlere hakim olan cihana hakim olur’ sözünü günümüzde de bize hatırlatıyor. Denizyolu ile yapılan yük hacminin son 50 yılda 20 kattan daha fazla büyüdüğü denizcilik sektörü, küresel ticarette en stratejik sektör konumunda. Ancak küreselleşmenin etkisini her geçen gün biraz daha fazla hissettiğimiz günümüzde dünyanın herhangi bir yerinde vuku bulan bir gelişme diğer ülkeleri direkt veya dolaylı olarak ziyadesiyle etkilemektedir” diye konuştu.
“38 trilyon dolar Gayrisafi Milli Hasıla ve 7 trilyon dolarlık ticaret hacminin olduğu bir pazarın tam ortasındayız”
Son 20 yılda Ulaştırma Bakanlığı olarak iletişim altyapısına 183 milyar dolar yatırım yaptıklarını dile getiren Karaismailoğu, “Türkiye’de 1,6 milyar insanın yaşadığı, 38 trilyon dolar Gayrisafi Milli Hasıla ve 7 trilyon dolarlık ticaret hacminin olduğu bir pazarın tam ortasındayız. Asya-Avrupa kıtaları arasında en kısa, güvenli ve ekonomik uluslararası ulaşım koridoru olan ‘Orta Koridor’un anahtarı konumundaki ülkemizin uluslararası ticaretteki reddedilemez önemi her geçen gün artmaktadır. Kısa bir örnekle açıklayalım, Çin’den Avrupa’ya doğru yola çıkan bir tren Orta Koridor ve Türkiye’yi tercih ederse 7 bin kilometrelik mesafeyi 12 günde kat ediyor. Aynı tren Rusya Kuzey Ticaret Yolu’ndan giderse 10 bin kilometrelik yolu en az 20 günde geçebiliyor. Güney Koridoru’nu kullandığında ise gemi ile Süveyş Kanalı üzerinden 20 bin kilometrelik yolu ancak 60 günde aşabiliyor. İşte bu nedenle Orta Koridor, şu an Asya ile Avrupa arasındaki en güvenli, en istikrarlı küresel lojistik koridordur. Bu ortam ulaşımın her modunda yaptığımız dev yatırımların sonucudur. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak 2003 yılından bu yana uluslararası ulaşım koridorlarını sürekli geliştiren ve güçlendiren bir ulaşım politikası izledik. Son 20 yılda ülkemizin ulaşım ve iletişim altyapısına 183 milyar dolar yatırım yaptık. Türkiye’nin yıllardır süren altyapı problemini büyük ölçüde çözdük ve ülkemizi Asya, Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslar ve Kuzey Karadeniz ülkeleri arasında ulaşımın her modunda uluslararası bir koridora dönüştürdük” dedi.
“2053 yılına kadar 21.6 milyar dolar yatırım gerçekleştireceğiz”
Türkiye’nin 2053 vizyonu planlarına ilişkin olarak yaptığı açıklamalarda ise Bakan Karaismailoğlu, “Türkiye’mizin 2053 vizyonu ışığında ülkemizi ‘dünyanın ilk 10 ekonomisi’ içinde hak ettiği yere kavuşturacak, 30 yılık ulaştırma ve haberleşme yatırım planımızı tüm kamuoyu ile paylaştık. Bu plan kapsamında 30 yılda 198 milyar dolar yatırım öngördük. Denizcilik sektörümüze 2053 yılına kadar 21.6 milyar dolar yatırım gerçekleştireceğiz. Bu sayede 180 milyar dolar milli gelirimize katkı sunacağız. Üretime etkisi 320 milyar doları aşacak. 30 yıl boyunca istihdama katkısı ise 5 milyon kişi olacaktır. Kısaca ‘2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planımız’ da Mavi Vatan’ımızın temeli, ulaşımdaki entegrasyonumuzun kilit noktası deniz yollarına özel bir yer ayırdık” dedi.
”Kanal İstanbul deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek”
Kanal İstanbul’un tamamlanmasıyla boğaz trafiğinin hafifleyeceğini vurgulayan Karaismailoğlu, “Yalnızca ülkemizin değil, dünyanın da en önemli ulaşım projelerinden olan Kanal İstanbul, Türkiye’nin denizyolu taşımacılığındaki rolünü güçlendirecek. İstanbul Boğazı’nda seyir emniyetini arttıracağız, boğazdaki gemi trafiğini azaltacağız. Tüm dünya denizciliğine mal edeceğimiz, deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek Kanal İstanbul, dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, değişen iktisadi yönelimler ve ülkemizin ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bir vizyon projesidir. Kanal İstanbul tamamlandığında başta İstanbul Boğazı ve çevresinde can ve mal güvenliğinin sağlanması ve boğazın tarihsel ve kültürel dokusunu korumasının yanı sıra boğaz giriş ve çıkışlarındaki günlerce süren beklemeleri azaltarak İstanbul Boğazı’nın trafik yükünü hafifletecektir. Mavi vatanımıza tüm gücümüzle sahip çıkıyor, Türk deniz ticareti filolarının büyümesi için bakanlık olarak her türlü kolaylığı sağlıyor, ilgili paydaşların bu sürece destekleri için girişimlerimize devam ediyoruz. Çünkü, ülke menfaatlerimiz için Türk denizciliğin gelişmesinin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Türkiye denizcilik alanındaki ağırlığını gelecekte daha fazla hissettirecek ve rekabet gücünü yükselterek denizcilik sektöründe dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olacaktır” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından protokol üyeleri hatıra fotoğrafı çektirdi.