ÖZGE SEDEF
Bir havuz gördü ve hayatı değişti…
Film ismi gibi oldu, değil mi?
Eh, filmlerin esin kaynağı da çoğunlukla hayatın ta kendisidir zaten.
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Genel Sekreteri Mehtap Karahallı Özdemir yaklaşık 22 yıldır sektörün içinde olan, yenilikçi projeleri ve uluslararası platformlardaki aktifliğiyle tanıdığımız bir isim. Lise öğrenimini Bursa Fen Lisesi’nde tamamlamış. Mezuniyete yakın, üniversite sınavları arifesinde, okulu Türkiye’nin çeşitli üniversitelerine geziler düzenlemiş. Böylece öğrenciler hayatlarının bir sonraki adımı için fikir sahibi olarak, geleceklerini belirleyecek kararı daha sağlıklı verebilir diye düşünmüş okul yönetimi. Bu gezilerden birinde yolu İstanbul Teknik Üniversitesi’ne düşmüş ve başlığa konu olan havuzu da işte orada görmüş Karahallı Özdemir. Muhteşem bir, model deney havuzu!
Havuz deyince yüzme havuzu sanmıştınız, değil mi? Hayal kırıklığı!
Bir fen lisesi öğrencisi olarak deneylere, bilimsel araştırmalara haliyle çok meraklı olduğu için, model deney havuzu da aklını çelmiş. Burası deneysel araştırmalar yapılan bir yer olmalı diye düşünmüş. Üniversite sınavında İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi’ni tercih etmesini de o havuz sağlamış. Gerçi deney havuzunu bir daha ancak üçüncü sınıfta görebilmiş ama olsun! Bu düşüncelerle girdiği okuldan, sonlara doğru gemi işletmeciliği alanına yönelme fikriyle mezun olmuş. Ancak saygı değer hocamız, rahmetli Prof. Dr. Yücel Odabaşı’nın teklifiyle Türk Loydu macerası başlamış. Yıl 1998’miş.
Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) kurallarının ve teknik yazılımların büyük bir hızla değiştiği ve geliştiği bir dönem… Zaten kendisini de bu değişimi ve değişimin Türk ticaret filosundaki gemilere etkisini yakından takip etmesi için işe almışlar. Ardından buna Avrupa Birliği regülasyonları ve pek çok yeni alan eklenmiş. Yaklaşık on beş sene boyunca uluslararası değişimleri çok yakından takip etmiş, uluslararası toplantılara katılmış ve sektörel çalışmalara destek vermiş.
Bütün bu yenilikler yaşanırken sektör paydaşlarıyla iletişimi de gelişmiş elbette. Dile kolay! Türk Loydu’nda ve dolayısıyla sektörün tam da içinde yıllarını geçirmiş sonuçta. Bunun altı yılı mühendis, sonrası uluslararası kurallarla ilgili birim yöneticisi ve son iki buçuk yılı da iş geliştirme yöneticisi olarak geçmiş. Bu süreçte Türk Loydu’nda pek çok ilki başarmış. İlk sonlu elemanlar analizi projesi, ilk AB hibesi ve hayata geçirilen pek çok yeni sözleşme uygulaması bunlardan sadece bazıları. Son dönemde sadece denizcilik değil endüstri ve eğitim alanlarını da kapsayacak şekilde raylı sistemler, nükleer enerji, taşımacılık sektörü kuralları, sera gazı emisyonları gibi konularda da çalışmaları olmuş.
Ve son olarak şu anda keyifle devam ettiği GİSBİR serüveni başlamış. Bu maceranın başlangıcı 2018 yılına dayanıyor. GİSBİR’den genel sekreterlik teklifi geldiğinde heyecanlanmış elbette. Gemi inşa sanayinin yaptığı yenilikçi projeler, GİSBİR’in sektördeki önemi ve saygınlığı dikkate alındığında bu teklifi almak herkese kısmet olmasa gerek. En çok hoşuna giden konulardan biri de gemi inşa sektörünü başka bir pencereden, yepyeni bir bakış açısıyla görme şansını yakalamak olmuş. 2018 yılı başka bir güzel gelişmeyi de beraberinde getirmiş. Mehtap Karahallı Özdemir; IMO tarafından diğer ülkeleri denetlemek üzere IMSAS Denetçisi seçilerek yıllardır elde ettiği deneyimi IMO’ya taşımakla kalmamış, denetim sürecindeki performansı sayesinde çok kısa sürede IMSAS Baş Denetçisi olmayı da başarmış.
Şu havuz meselesine geri dönersek… Bir havuzla başlayan ve uzun yıllar devam edeceğini düşündüğümüz yirmi iki yıllık serüvenin motivasyon ve enerjisi nereden geliyor sorusunun yanıtını kendi sözleriyle aktaralım: “Araştırmalar, yeni konular ve fikirler her zaman ilgi odağım olmuştur. Türk Loydu’ndan başlayarak çalışma hayatımın hemen her noktasında bu özelliğimi kullanma şansı bulabildiğimi düşünüyorum. Şimdi GİSBİR çatısı altında neler yapabiliriz, sektörün hangi alanlarında daha verimli sonuçlar elde edebiliriz diye çalışmalar yapıyoruz. Yenilikçi, sektörel/sosyal etkisi yüksek olan işler yapmayı önemsiyor ve bu faaliyetler için çaba harcamayı seviyorum. GİSBİR’de Yönetim Kurulu Başkanımız Murat Kıran ve tüm yönetim kurulu üyelerimiz yeniliklere son derece açık oldukları gibi, aktif çalışan komisyonlarımızla birlikte güzel fikirler geliştirdiğimizde sonuna kadar destek veriyorlar. GİSBİR’in mevcut uluslararası üyelikleri de çok uluslu projelerin hayata geçirilmesine imkân sağlıyor. Bu güzel sinerji ve iş birlikleri sayesinde iki projemiz AB tarafından desteklenmeye layık bulundu. 2021 yılından itibaren kaynak teknolojisi ile ilgili çok uluslu bir H2020 projemiz ve İSG alanında dijital eğitim yaklaşımı geliştireceğimiz bir IPA projemiz başlayacak. Bu tip projelerin destek alabilme oranının %4-5 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında; bu GİSBİR adına çok önemli bir başarı. GİSBİR’in ulusal ve uluslararası yeni projelerdeki aktifliğinin her yıl daha da artarak süreceğini öngörüyorum. Bu projeler ile temel amacımız tersanelerimizin bu alanlardaki gelişimine destek sağlayabilmek.”
Son olarak Mehtap Karahallı Özdemir’e sektörde kadın olmak konusunu soruyoruz. Aslında bunun direkt olarak sektörle alakası olduğu söylenemez. Bu, tüm sektörleri, tüm ülkeyi, tüm dünyayı kapsayan bir konu. Kendisinin verdiği yanıt ilginç: “Bu soruyu geçen yıl sorsaydınız; iş hayatında kadın/ erkek kavramına çok odaklanmadığımı söylerdim. Çünkü hayatım okuduğum okullar ve içinde bulunduğum sektör nedeniyle erkeklerin ağırlıklı olduğu ortamlarda geçti. Hiçbir zaman da iş ortamında kendimi yabancılaşmış veya huzursuz hissetmedim. Kadınların çalışmasını önemseyen bir aileden geldiğim için de çalışmak ve üretmek hayatımın en önemli parçalarından biri. İkiz kızlarımın tüm büyüme süreçlerinde ailem ve eşim destek verdiği için yurt dışı seyahatlerim de dahil aklım hiç evde kalmadı. Sektörde kadın olmanın değil ama evde kadın olmanın yükünü en çok Covid 19 ile beraber hissetmeye başladığımı itiraf etmeliyim. Tam kızlarım artık on bir yaşındalar, yani biraz daha kolay bir döneme geldik derken, pandemi bambaşka zorlukları beraberinde getirdi. Herkes çekirdek aile düzenine dönmüş durumda ve sağlık riskleri yüzünden çevreden, yakınlardan destek almak pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla pandemiden kaçarken akşamları ev işileri, artan ödev yükü ve kızlarımın sosyalleşme ihtiyacı gibi annelik faaliyetleri hayatımın önemli gündemleri haline geldi. Kısacası kadınlar değişen şartlara, aile yaşamına ve çalışırken de profesyonel hayata en hızlı şekilde adapte olmak durumunda kalıyor.”
Bütün bu zorlu şartlara rağmen kadınlar büyük başarılar elde edebiliyor. Bir de önlerinde engellerin olmadığını düşünsenize?