N.OGÜN ABACI
“Artık yaşamak gerektiğinin baskısını duydum içimde. Yaşanacak hayatımı yaşamalıydım. Baştan aşağı maskaralıktan başka bir şey olmasa da, gerçek hayatımla hiç ilgisi bulunmasa da, artık başlamanın ve çaresiz ayaklarımı harekete geçirmenin zamanı gelmişti benim için”
Asıl adı Kimitake Hiraoka olan Yukio Mişima, aslında kedisinin ismini kullanır: “Ölümle Lanetlenmiş Kayıp Şeytan”. Geleneği modernizmle vuruşturarak ortaya dökülen şiddet, nefret, yabancılaşma, ikizleşme, aşk, bulantı hallerinden ateşli romanlar devşiren, Türk okurun fazlasıyla ihmal ettiği Japon edebiyatının en çok tartışılan kült yazarı…
1925 yılında Tokyo’da doğar Mişima. Çocukluğunun ilk dönemi, onu yakın çevresinden uzak büyüten büyükannesi Natsu’nun gölgesinde geçer. Büyükannesi, Mişima’nın diğer erkek çocuklarıyla oynamasına müsaade etmez, sadece kız kuzenleri ve bebekleriyle oynamasını ister. Natsu, Tokugava dönemi samuraylarıyla ilişkili bir aileden gelmektedir ve Mişima’nın büyükbabasıyla evlendikten sonra bile ailenin aristokratik geleneklerini sürdürmeye devam etmiştir. Büyükbabası bir bürokrattır ve işleri sömürge döneminde açılmıştır. Mişima, ailesinin yanına ancak 12 yaşında dönebilmiş ve annesiyle yakın ilişkisi, biyografisini yazan kimi yazarlar tarafından enseste yakın bir ilişki olarak tasvir edilmiştir. Babası askeri disiplinden keyif alan sert bir adamdır. Mişima’nın yapıtlarında Japonya’nın modernleşmesine ve geleneksel değerlerini yitirmesine karşı sert bir muhalefet göstermesi ve samuray değerlerini savunması yetiştiriliş tarzının etkisini taşır. Bu tavır onu ölümünde de yalnız bırakmaz; Mişima, 25 Kasım 1970’de, başkanı olduğu Tatenokai’nin1 dört üyesiyle birlikte Japonya Silahlı Kuvvetlerinin Tokyo’daki Ichigaya Kampını ziyaret eder, komutanı sandalyesine bağlar ve karargâhın balkonundan askerlere hitaben İmparatorluğun haklarının yeniden tesis edilmesi için hazırladıkları manifesto ile taleplerini okuduktan sonra seppuku (geleneksel Japon intihar biçimi) yaparak intihar eder. Tatenokai üyelerinden Hiroyasu Koga ise intiharın tamamlanması için Mişima’nın başını kılıçla keser.
Eylemin dehşet yönü bir yana, Mişima’nın kararlılığı ve eylemini gerçekleştirdiği sıradaki tutumu onun ne kadar tutkulu olduğunun da bir göstergesidir. O, intiharını bir yıl öncesinden hazırlamış, Tatenokai üyeleri dışında hiç kimse yazarın intihar hazırlığından haberdar olmamıştır. Mişima, intiharı sırasında yanında hazır bulunacak Tatenokai üyelerinin mahkemede kendilerini savunmak zorunda kalacaklarını önceden bilerek, onlar için geride nakit para bırakır. Öleceği günün hemen öncesinde yayıncısının beklediği metni teslim etmiş, hamile olan kedisinin doğuracağı yavruya bile ismini intihar etmeden bir gün evvel koymayı unutmamıştır. Bu davranışları onun hiçbir işi yarım bırakmadığının da bir kanıtıdır.
44 yaşında yaşamına son verirken, hayatına birçok şey sığdırdığının da bilincindedir Mişima. Bir samuray ailesinin oğlu olarak dünyaya gelmiş, babaannesinin denetiminde bir kız çocuk gibi yetiştirilmiş, Tokyo İmparatorluk Üniversitesini bitirmiş, kısa bir süre maliye bakanlığında memurluk yapmış; arkasında kırk roman, yetmiş dört hikâye, otuz üç oyun, bir seyahat kitabı, sayısız makale ve şiir, yönetip oynadığı, sayısı bilinmeyen farklı uzunluklarda filmler ve üç kez Nobel Edebiyat Ödülü adaylığı bırakmış. Kendisi henüz hayattayken hemen hemen bütün önemli eserleri pek çok dile çevrilmiş, yazdığı modern “kabuki” ve “no” oyunları dünya kültür başkentlerinde sahneye konulmuş… Sinema, tiyatro ve hatta senfoni orkestrası yönetmiş, fotomodellik ve oyunculuk yapmış, kendi evi de dahil olmak üzere çeşitli mimari tasarımlara imza atmış… İyi bir Uzakdoğu dövüş ustası ve kılıç kullanıcısı olmuş, kendi özel ordusunu kurmuş ve bu orduyla kışla basıp herkesin gözü önünde harakiri yaparak hayatına son vermiş… Üstüne üstlük kılıç arkadaşlarından biri samuray geleneklerine uyarak intiharının hemen ardından başını gövdesinden ayırmış… 44 yıllık kısa yaşamına sığdırmadığı pek bir şey kalmamış sözün kısası. Hem eşcinsel hem de Japon geleneklerine bağlı bir muhafazakâr olması da cabası.
Böyle bir yazarın kitapları da yaşamı kadar ilginç. Kitaplarında, “Bu da mı oldu?” dediğimiz sürpriz sonlar; iç içe anlatılmış hikâyelerin bütünlüğü; klasik Japon kültürünün yozlaşmasının içinde yarattığı buhranın öyküsü bizlerin ders alacağı kadar tanıdık ve manidar. Lafı uzatmadan, onun başyapıtı Bereket Denizi Dörtlermesi’nden bahsetmekte yarar var. Mişima’nın ilginç yaşam öyküsünü burada noktalayalım.
”Bereket Denizi Dörtlemesi, dört kitaptan oluşan, her biri kendi içinde bir romanı barındıran ancak birbirleriyle bağlantılı ilginç bir roman denizi. İlk kitap Bahar Karları2 adı ile karşımıza çıkıyor. Japon geleneklerinin etraflıca anlatıldığı romanda tutkulu bir aşk anlatılır. Aşkın en kıskanç, en tutkulu ve en dramatik anlatımını önümüze koyar Mişima. Sıkça tarih, yasa, zevk ve çağdaşlığa atıfta bulunur; iradeyi irdeler, bencilliği kendi “ben”inin terazisine koyar ve aşka dair vicdan muhasebesi yapar. Serinin ikinci kitabında tutkudan vazgeçmemiştir. Romanı okudukça kendi intiharını da bu kitapta okuruz. Hayatın planı aynıdır onun için. Gerçek yaşamda Mişima olan kahramanımız, romanda İsao’nun kişiliğinde hayat bulur. Geçmiş, şimdi ve gelecek vardır. Bir de öte dünyada ses getirecek bir ölümsüz yaşam. Tutku, geçmişin değerlerine duyulan aşktır. Bu aşkı mürekkebiyle kana boyar Kaçak Atlar’da3 Mişima.
Dörtlemenin üçüncü kitabı Şafak Tapınağı4 vasıtasıyla varoluşu sorgular Mişima. İlk iki kitabın anlatıcısı Şikegumi Honda yavaş yavaş dörtlemenin ana kahramanına dönüşür. Kavramlarla bocalar, sorularla zenginleşir Honda, kahraman olma yolundadır. “İnsanların yaşamlarını feda ettikleri bir geleceğe ait en iyi, en kötü, en güzel ve en çirkin yanılsamalara aynı yerde rastlanabilir; çok daha ürkütücü olan şeyse, hepsinin belki de aynı şey olmasıdır.”
Serinin son kitabında ipler kopar. Kötülük, merak ve sorular bir tutkudur bu sefer. Kimsenin beklemediği bir son vardır Meleklerin Çürüyüşü’nde5 . Merak, sonu olmaz bir kederdir insanın ruhunda ve herkes gibi merakımıza yenilişimizi tadarız büyük bir şaşkınlıkla.
Dipnotlar
1 Japon aşırı Milliyetci orgut. “Tate no Kai (Kalkan Cemiyeti)”
2 Mişima, Yukio, Çev: Püren Özgören, Bahar Karları, Can Yayınları.
3 Mişima, Yukio, Çev: Püren Özgören, Kaçak Atlar, Can Yayınları.
4 Mişima, Yukio, Çev: Püren Özgören, Şafak Tapınağı, Can Yayınları.
5 Mişima, Yukio, Çev: Püren Özgören, Meleklerin Çürüyüşü, Can Yayınları.
Kaynaklar
- Yılmaz, Oylum, Mişima’’nın kılıcı mı, yoksa dünya mı daha kanlıydı?
www.sabitfikir.com - Öğüt, Hande, Mişima’nın en büyük hayali, Radikal Kitap, 27 Nisan 2010.
- Çok farklı bir samuray, http://www.radikal.com.tr
- Yukio Mishima, Vikipedia