Dr. Öğretim Üyesi (Kaptan) Ozan Hikmet Arıcan
Kocaeli Üniversitesi Denizcilik Fakültesi
Gemi İnsanı İstihdam Sorununa Güncel Bakış ve Çözüm Önerileri
“Evden kilometrelerce uzakta,
Sevdiklerimin anıları ve bir çanta, yalnız yürüyorum.
Bir yolculukta, dünyayı dolaşırken,
Çok derin yeni yerler gördüm.
Binlerce mil yelken açtım,
Yalnız okyanus sınırlarının ötesinde.
Günlerce denizde, bir kuş bile göremeden,
Yalnız kalma düşüncesi geceyi atlatmamı sağlayamaz.”
— Ruben Fernandes, Üçüncü Kaptan
Ruben, bu şiirinde gemi hayatının ne denli zor olduğunu içtenlikle dile getirmiştir. Gemi insanlarına dair sıklıkla kullanılan bazı ifadeler bulunmaktadır. Bunlardan biri, “Sadece çalış ve uyu ile geçen bir hayat,” bir diğeri ise “Uzun çalışma saatleri ve aşırı baskı içeren bir meslek” şeklindedir.
Denizde çalışmak, karada çalışmaktan çok daha farklı ve zorludur. Denizciler, yalnızca fiziksel olarak çetin koşullarla değil, aynı zamanda doğanın değişken ve tehlikeli çevresel faktörleriyle de mücadele etmek zorundadır. Bu mesleği icra etmek, dünyadaki en riskli işlerden birini üstlenmek anlamına gelir.
İstatistikler de bu zorlukları açıkça ortaya koymaktadır. Denizcilik mesleği, kara tabanlı emek yoğun işlerle karşılaştırıldığında 1,3 kat daha yüksek ölüm riski taşır. Örneğin, 1995-2012 yılları arasında İngiliz ticaret gemilerinde meydana gelen ölümcül kazaların oranı, genel iş gücü ortalamasından tam 21 kat daha yüksektir. Bu veriler, denizcilik mesleğinin ne kadar tehlikeli olduğunu somut bir şekilde göstermektedir.
Dünya genelinde 50.000’den fazla ticaret gemisi, uluslararası ticarette her türlü yükü taşımakta ve bu gemiler yaklaşık 2 milyon denizci tarafından yönetilmektedir. Uluslararası ticaret yapan ticari gemilerde çalışan denizcilerin toplam nüfusunun 1.892.720 olduğu tahmin edilmekte, bunların 857.540’ı zabit, 1.035.180’i ise tayfa pozisyonunda görev yapmaktadır.
Denizcilik sektöründe Filipinler, Rusya, Endonezya, Çin ve Hindistan, zabit ve tayfa tedarikinde en büyük kaynak ülkeler arasında yer alır. Küresel zabit arzının istikrarlı bir şekilde artması beklenirken, bu artışın hızla büyüyen talebi karşılamakta yetersiz kalacağı öngörülmektedir.
Denizcilik sektörü halen büyük ölçüde erkek egemen bir yapıya sahiptir; denizcilerin %98’i erkeklerden oluşurken, kadın denizcilerin oranı yalnızca %2’dir. Kadın denizcilerin %94’ü kruvaziyer sektöründe görev alırken, ticaret gemilerinde çalışan kadın denizcilerin oranı sadece %6’dır.
Önümüzdeki on yılda, dünya ticaret filosunda beklenen büyüme ve denizcilik sektöründeki talep artışı, zabit arzında daha büyük bir açık yaratma eğilimi gösterecektir. Bu durum, son beş yılda işe alım ve eğitim seviyelerinde sağlanan iyileşmelere ve zabit israf oranlarındaki düşüşe rağmen, sektördeki arz-talep dengesizliğinin sürdüğünü ortaya koymaktadır.
BIMCO’nun Seafarer Workforce Report raporuna göre, denizcilik sektöründe gemi adamı istihdamı önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. 2021 yılı itibarıyla, dünya genelinde 26.240 STCW sertifikalı zabit açığı bulunurken, bu açığın 2026 yılına kadar 89.510’a ulaşması beklenmektedir. Bu durum, mevcut denizci arzının talebi karşılamakta yetersiz kaldığını açıkça göstermektedir. Özellikle teknik deneyim ve yönetim becerilerine sahip zabitlerde ciddi bir eksiklik bulunmaktadır. Bu açık, tanker ve offshore sektörlerinde yönetim düzeyi güverte zabitleri açısından daha belirgindir.
Bunun yanı sıra, zabitlerin yaş ortalamasının yükselmesi, sektörde emeklilik dalgası riskini artırmaktadır. Ayrıca, COVID-19 pandemisinin getirdiği seyahat kısıtlamaları ve diğer zorluklar, sektörü daha az cazip hale getirmiş ve denizcilik mesleklerine olan ilgiyi azaltmıştır. Bu eğilimlerin devam etmesi halinde, gemi işletmeciliği maliyetlerinin artması ve operasyonel aksaklıkların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Bu sorunların çözümü için kritik adımlar atılmalıdır:
- Denizcilik kariyerlerinin teşvik edilmesi: Gençlerin bu mesleğe ilgi göstermesi sağlanmalı ve denizcilik bir kariyer olarak daha cazip hale getirilmelidir.
- Eğitim ve sertifikasyon süreçlerinin iyileştirilmesi: Yüksek standartlarda eğitim olanakları sunularak sektöre daha fazla nitelikli denizci kazandırılmalıdır.
- Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik uygulamalarına uyum sağlanması: Yeni teknolojiler ve sürdürülebilir çözümler sektöre entegre edilmelidir.
Son yıllarda kadın denizcilerin sayısındaki artış, olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, kadınların sektöre katılımını artırmak ve çeşitliliği desteklemek için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir.
Genel olarak, geleceğe yönelik beklentiler, sektörün ve ilgili paydaşların denizcilik kariyerlerini teşvik etmek, dünya çapında denizcilik eğitimini geliştirmek ve denizcilerin sektörde kalmasını sağlamak için ortak bir çaba göstermesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Aksi takdirde, nitelikli ve yetenekli denizci arzında süregelen sorunlar sektörü derinden etkilemeye devam edecektir.
Gemide çalışan kişi sayısı ile karada bekleyen gemi adamı sayısı arasındaki oran, genellikle sektördeki operasyonel gereksinimlere ve gemi adamı arz-talep dengesine bağlı olarak belirlenir. Bu oran sabit bir standart değildir; gemi türü, operasyon bölgesi ve şirketin personel politikası gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilir.
Uluslararası Standartlar
Çoğu denizcilik şirketi, mürettebatın görev sürelerini kısaltmak ve çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla döner kadro sistemi kullanır. Bu sistemde, her bir gemide çalışan kişi için karada hazır bekleyen 1.5 veya 2 kişilik bir ekip bulunur (1:1.5 veya 1:2 oranı). Bu uygulama, gemi adamlarının dinlenme sürelerini artırarak iş-yaşam dengesini desteklemeyi amaçlar.
Drewry’nin verilerine göre:
Kuzeybatı Avrupa: Zabit yedek oranı 1:1.90’dır. Bu, her bir gemide çalışan zabit için yaklaşık iki kişinin mevcut olduğunu ifade eder. Bu oran, Kuzeybatı Avrupa’daki zabitlerin daha iyi istihdam koşullarına ve iş-yaşam dengesine sahip olduğunu yansıtmaktadır.
Doğu Avrupa, Uzak Doğu ve Hint Yarımadası: Zabit yedek oranı 1:1.50’dir. Daha düşük olan bu oran, bu bölgelerdeki zabitlerin iş koşullarının ve istihdam avantajlarının daha sınırlı olduğunu göstermektedir.
Bu oranlar, bölgesel farklılıkları ve sektördeki istihdam politikalarının etkilerini açıkça ortaya koymaktadır. Yüksek oranlar, gemi adamlarının daha uzun dinlenme sürelerine sahip olmalarını sağlayarak çalışma verimliliğini artırabilirken, düşük oranlar hem iş yükünün artmasına hem de iş-yaşam dengesinin bozulmasına neden olabilir.
Yüksek yedek oranları, operasyonel esneklik ve sürdürülebilir insan gücü yönetimi açısından önemlidir. Ancak, bu oranların uygulanması, şirketlerin maliyetlerini artırabileceğinden, optimum dengeyi bulmak kritik bir ihtiyaçtır. Bölgeler arası farkların azaltılması ve zabitlerin daha iyi koşullarda çalışması için küresel standartların uygulanması, sektöre uzun vadede önemli katkılar sağlayacaktır.
Sürekli Zabit Açığının Nedenleri
BIMCO/ICS ve Drewry raporları, denizcilik sektöründe zabit açığının sürdüğünü ve bu durumun sektör için ciddi bir sorun teşkil ettiğini vurgulamaktadır. Bu açığın temel nedenleri şunlardır:
Yaşlanan İş Gücü:
Üst düzey zabitlerin yaş ortalamasının yüksek olması, emeklilik dalgasının yaklaşmasına yol açmaktadır. Özellikle yüksek yedek oranına sahip bölgelerde bu durum daha belirgin bir şekilde hissedilmektedir.
Küresel Talep Artışı:
Deniz taşımacılığında artan filo sayısı ve operasyonların giderek karmaşıklaşması, nitelikli zabitlere olan ihtiyacı sürekli olarak artırmaktadır.
Bölgesel Dengesizlikler:
Eğitim kalitesi, sertifikasyon süreçleri ve denizcilik mesleklerinin cazibesi açısından bölgeler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum, bazı bölgelerde zabit açığının daha şiddetli olmasına neden olmaktadır.
Denizci Kıtlığı:
BIMCO’nun Seafarer Workforce Report verilerine göre, dünya genelinde denizci arzı, özellikle zabit pozisyonlarında talebi karşılamakta zorlanmaktadır. Bölgesel dengesizlikler ve iş koşulları, bu sorunun daha da derinleşmesine yol açmaktadır.
Operasyonel Verimlilik Gereklilikleri:
Tanker ve konteyner gemileri gibi özel bilgi ve beceri gerektiren gemilerde, daha yüksek yedek kadro oranlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tip gemilerde çalışanların eğitimi ve sertifikasyonu daha uzun ve maliyetli bir süreç gerektirir.
Dinlenme Süresi ve Yedekleme:
Gemi adamlarının fiziksel ve zihinsel olarak bir sonraki görevine hazır olabilmesi için karada yeterli dinlenme süresi geçirmesi gereklidir. Bu, gemide çalışan her bir personel için karada en az bir kat yedek personelin bulunmasını zorunlu kılar.
Acil Durumlar:
Hastalık, kaza veya ani işten ayrılmalar gibi beklenmedik durumlar için yeterli sayıda yedek personelin hazır bulunması, operasyonların aksamasını önlemek için hayati öneme sahiptir.
Maliyet Yönetimi:
Yüksek yedek oranları, şirketler için daha yüksek maliyetler anlamına gelir. Bu nedenle, iş gücü ihtiyacını karşılayacak şekilde optimum bir oran belirlemek kritik önem taşır.
Durumun Ciddiyeti
Drewry’nin 2023 yılı araştırmaları, gemi insanı arz ve talebi arasındaki farkın giderek büyüdüğünü göstermektedir. Bu eğilim, özellikle 2026 yılında en yüksek seviyeye ulaşacağı öngörülen zabit kıtlığı ile sektörü zorlayacaktır. Şu anda Avrupa’da zabit oranı 1:1.90, Doğu Avrupa ve Uzak Doğu’da ise 1:1,50 olarak belirlenmiştir. Bu oranlar, ideal olan 1:2 seviyesinin altına inmiştir ve bu durum, deniz taşımacılığını durma noktasına getirebilir.
Öneriler
Denizcilik sektöründeki zabit açığını gidermek ve iş gücü sürdürülebilirliğini sağlamak için:
-Eğitim programlarının kapsamı genişletilmeli,
-İş koşulları iyileştirilmeli,
-Yeni personelin sektöre kazandırılması için teşvikler artırılmalı,
Bu adımların atılmaması halinde, denizcilik sektörü operasyonel aksaklıklar ve artan maliyetler nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıya kalabilir.
En verimli iş sözleşmesi gemide kalma süresi kısa ve yılda eşit sayıda çalışma ve tatil imkânı sağlamalıdır.
Konumuz ile ilgili bazı ek araştırma notları şunlardır.
-Gemilerde yaşanılan stres faktörü evden ve aileden ayrı kalmak tetikliyor.
-Denizcilerde stresi en çok evli, çocuklu ve genç denizciler yaşamaktadır. Ama bunun pozitif tarafı ise amaç uğruna gemide kalabilmesidir.
-Denizciler geniş aile kavramına sahip bireylerdir. Evde olmadıkları için anneler ve babalar ailenin devamlı içeresinde yer alır.
-Denizciler ‘çift hareketlilik ’yaşayan bir meslek grubundadır.
-Denizciler ve eşleri aslında ‘iki dünya’ yaşamakta, ‘iki hayata’ sahip olmakta ve hatta ‘iki benliğe’ sahip olmaktan bahsedilir.
Yıldırım ve arkadaşlarının 2022 yılında yaptıkları çalışmaya göre, insana yakışır çalışma koşullarını sağlamak beş temel boyutu içermektedir:
-Fiziksel ve Kişilerarası Güvenlik: Çalışma ortamında fiziksel güvenlik sağlanmalı ve kişiler arası ilişkilerde saygı ve iş birliği teşvik edilmelidir.
-Sağlık Hizmetlerine Erişim: Çalışanların fiziksel ve zihinsel sağlıklarını destekleyecek sağlık hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırılmalıdır.
-Yeterli Tazminat: Çalışanların emeklerinin karşılığını alacağı adil ve tatmin edici maaş politikaları benimsenmelidir.
-Dinlenme ve Serbest Zaman: Çalışanlara iş ve özel yaşam dengesini kurabilmeleri için yeterli dinlenme süreleri ve serbest zaman tanınmalıdır.
-Örgütsel Değerlerin Sosyal ve Aile Değerlerini Tamamlaması: İş yerindeki değerlerin, çalışanların aile yaşamına ve sosyal ihtiyaçlarına uyumlu olması sağlanmalıdır.
Bu boyutlar, sadece denizcilik sektöründe değil, genel olarak tüm çalışma ortamlarında iş gücünün verimliliğini artırmak ve çalışanların iyi olma halini desteklemek için kritik bir öneme sahiptir. Denizcilik sektöründeki birçok şirket yüksek maaşlı istihdam stratejisini sürdürmesine rağmen, nitelikli gemi adamı sayısının yetersizliği hala çözülmemiş bir sorundur. Bu nedenle, bu sorun yalnızca yeterli tazminat üzerinden ele alınmamalıdır; aksine, diğer faktörler de dikkate alınarak çözüm arayışına girilmelidir.
Bu çalışmada, denizcilik mesleğinin tek cazip yönü olarak yeterli tazminat elde edildiğinde, gemideki çalışma hayatındaki diğer sorunların ihmal edileceği ve çözülmeyebileceği vurgulanmaktadır. Çalışma koşullarının, sağlık hizmetlerine erişimin ve dinlenme/serbest zaman dilimlerinin yeniden düzenlenmesi gerektiği, bu sorunların çözülmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Güvenli, emniyetli ve insana yakışır koşullar sağlayan bir çalışma ortamı yaratmak, bu sorunun etkili bir şekilde çözülmesi için önemli bir adımdır.
Bu insana yakışır çalışma ortamının yaratılması için gemi sistemlerine teknolojik altyapının entegre edilmesi gereklidir. Örneğin, yapay zekâ destekli artırılmış gerçeklik, sensörler, alarm sistemleri ve karar destek sistemleri gibi teknolojiler, denizcilerle ilgili kazaların azaltılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, gemilerde ücretsiz internet erişimi sağlanarak, denizciler aileleriyle iletişim kurabilir, sosyal çevreleriyle etkileşime geçebilir ve sağlık hizmetlerine kolayca erişebilirler.
Denizcilik mesleğinde insana yakışır çalışma koşullarına ulaşmak ve mevcut sorunlara kapsamlı çözümler geliştirmek için denizcilik şirketleri, sivil toplum örgütleri ve politika yapıcılar arasında iş birliklerinin kurulması gerekmektedir. Son olarak, gelecekteki çalışmaların denizcilerin insana yakışır iş algılarının mesleki tükenmişlik üzerindeki etkilerini belirlemeye odaklanması önerilmektedir. Bu, denizcilerin deneyimlediği duyarsızlaşma ve duygusal tükenmişliğin iş psikolojisi bağlamında anlaşılmasına olanak tanıyacaktır.
Bir başka çalışmada ise, denizcilerde kardiyovasküler hastalıklar (kalp krizi, kalp yetmezliği, anevrizma veya felç), bulaşıcı hastalıklar, yorgunluk ve stres gibi sağlık sorunlarının en yaygın olarak incelenen hastalıklar olduğu öne sürülmektedir. Ayrıca, denizci sağlık koşulları; doğal çevre, fiziksel çalışma ortamı, sosyal çevre, kişisel özellikler, yönetim tarzı, sektöre özgü özellikler ve sağlık krizi gibi faktörlerden etkilenebilmektedir. Tele sağlık hizmetleri, etkili düzenleyici ve eğitim müdahaleleri denizcilerin sağlık durumunu iyileştirebilir.
Mevcut literatürdeki bulgular, gemi operatörlerinin denizcilerin denizdeki yaşamın stresi ve izolasyonuyla baş etmelerine yardımcı olmak için ruh sağlığı kaynakları ve danışmanlık gibi destek hizmetlerine erişim sağlamaları gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, denizcilerin evden uzaktayken aileleriyle iletişimlerini sürdürmeleri ve ruh sağlıklarını desteklemeleri için fırsatların sağlanması gerekmektedir. İş-yaşam dengesinin desteklenmesi, denizcilere internet ve iletişim olanaklarına erişim fırsatları sağlamakta, düzenli kıyı izni sunmakta ve zihinsel refahı artırıcı faaliyetlere katılmalarını teşvik etmektedir. Ayrıca, fiziksel sağlık için gemi yönetimlerinin, acil sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, gemide tıbbi bakıma erişim sağlaması önemlidir.
Örgüt kültürü, denizcilerin zihinsel ve fiziksel sağlığını destekleyen ve açık iletişimi teşvik eden bir işyeri kültürünü oluşturacaktır. Bu yaklaşım, gelecekteki denizcilik araştırmalarının temelini atarak, bu kavramların araştırılmasını kolaylaştıracaktır.
Gelecek denizcilerine yönelik en büyük yatırım, denizciliği tüm Türkiye’ye tanıtmak ve eğitime denizcilik meslek liselerini destekleyerek bu okullardaki İngilizce seviyelerini artırmaktır. Bu okullardan üniversitelere geçişte ek puanlar verilerek denizcilik liselerinin önemi artırılmalıdır. Bu şekilde iş garantili bir lise modeli Türkiye’de büyük ilgi uyandıracaktır. Ayrıca, denizci eğitimcilere daha fazla destek verilmelidir. Gemide çalışan kaptanlar ve baş mühendislerin tercih edebileceği maaş politikaları, eğitimi daha da üst seviyeye çıkaracaktır.
Gemi adamı istihdamı sorununa çözüm, sadece maaşla sınırlı kalmamalı; tüm çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve insana yakışır çalışma ortamlarının sağlanması için çok yönlü bir yaklaşım benimsenmelidir.
Artık gemilerde kumanya ve maaş sorun olmaktan çıkarak daha önemli konulara değinilmesi gerekmektedir. Çözüm zor ama ulaşılmaz değildir.