Ekotürk TV’de Ali Çağatay’ın sunduğu “Son Seans” programına katılan Transbosphor Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Üyesi Kaptan Mustafa Can, “Denizcilik sektörü Türkiye’nin dış ticaret açığını bitirebilir” dedi.
A’dan Z’ye denizcilik ekonomisi anlatan Kaptan Mustafa Can, dünyada bulunan büyük gemi firmalarının Türkiye’de ofis açtığını, devletin biraz desteğiyle denizcilik sektörünün Türkiye’yi şaha kaldıracağını söyledi. Programda pek çok konuya değinen Kaptan Mustafa Can, şunları dile getirdi:
İşin pirinden mezunum
“İTÜ Denizcilik Fakültesi mezunuyum. Bu işin piridir bu üniversite. 10 sene dünya denizlerinde Türk bayrağını kaptan olarak gezdirdim. Ardından liman müdürlüğü yaptım. Okuluma minnet borcumu ödemek için kendi üniversitemde 5 sene hocalık yaptım. Sonrasında da gemi acenteliğine başladım. Her tür gemiye hizmet verdiğiniz acentelikte yük sahipleri de paydaşınız olduğu için deniz ekonomisinin dönüşünü görüyorsunuz. Eğer konşimento bankadan gelmediyse, yüklerinizi boşaltmama yetkiniz bile var. Dünyanın en önemli işlerinden biridir. 2010 senesinde deniz piyasaları çok kötü iken ben ilk denizcilik firmamı kurdum. O günden bugüne kadar 11 senede 3 bin tonluk 2 küçük gemiden, 6 bin tonluk 6 büyük gemiye eriştik.
İlk altı ay yük bulamadık
Pandeminin başlamasıyla beraber gemilerimiz çok ciddi sıkıntılar çekti. İlk altı ay boyunca neredeyse yük bulamadık. Çünkü birden bire kapanmalar üreticileri de etkiledi. Ellerindeki mallar bitene kadar üretmeme kararı aldı. Fakat geçen aralık ayında demiştim ki aşı faydalı olsa da olmasa da insanların tüketim ihtiyacı karşılanmak zorunda. Depolarında hammadde kalmayan fabrikalar ciddi bir talep sorunuyla karşılaşacak. Çelik fiyatları artacak, gemilerde inanılmaz fiyat artışları olacak diye bir iddia bulunmuştum.
Konteyner firmaları yeni gemi istemiyor
2008’den beri denizcilik piyasaları çok sıkıntı çekti ve yüzlercesi battı. Büyük konteyner firmaları battı. Bunun yansıması için bir sene daha devam etmesi gerektiğini söylemiştim. Nitekim bizim yüksek teknolojiyle inşa gemisi üreten tersanelerimiz var. Gördük ki şu an bir artış yok. Yalnızca Norveç tersanelerinde olan gemiler, bir de tek tük nehir tipi gemiler var. Konteyner firmaları çok fazla kazandıkları için önümüzdeki yıl siparişlerini de doldurdular. Ne yeni gemi koymak istiyorlar ne de yeni hat açmak istiyorlar. Bu işin geçici olduğunu düşünüyorlar. Son günlerdeki baltık dry endeksinin düşüklüğünü de ispat olarak gösteriyorlar. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Bunun bir düzeltme hareketi olduğunu, tekrar 2500 – 3000’lere çıkacağını hatta 2008 rekorunu tekrar kıracağını düşünüyorum.
Önümüzdeki sene gemi siparişleri başlayacak
Önümüzdeki sene artık gemi siparişlerinin başlayacağını düşünüyorum. Çünkü hala tüketim ile ilgili doyum yaşanmadı. Yeni araba bulamıyorsunuz. Lüks arabalar için 3, 4 ay sıra bekliyorsunuz. Çip krizinden dolayı İngiltere’den ön paneli olmayan arabalar geliyor. Siz orada çip takıp satarsınız diyorlar. Üç ay sonrasına gün verebiliyorlar. Bu bitmeyecek. Çünkü çip üreticileri de bunun geçici olduğunu düşünüyor ve yeni yatırımlar yapmıyorlar. Haydi, hareket edelim dediklerinde bu iş en az altı ay daha devam edecek. Bu tüketim talebi de yüksek seviyede kalmaya devam edecek. Radarlarımız, teknik donanımlarımızdan dolayı bizi de etkiliyor çip krizi ama şu an yeni gemi talebi olmadığından bu durumla yüzleşmiyoruz. Yeni arabalarda yeni elektronik cihazlarda fabrika cihazlarında tartılarda bile sıkıntı var. Onun yarattığı fiyat artışı da zaten yansımakta.
Limana gitse eleman yok
Asıl sıkıntı yalnızca konteyner gemisinin azlığı değil. Konteyner gemisi limana gidiyor. Limanda tahliye edecek insan yok. Tahliye ettin bu sefer de TIR şoförü yok. Konteyner gemilerini üretsek boş boş yatacaklar. Zincirin tamamı bu pandeminin etkisinden kurtulana kadar bu iş devam edecek. Minimum iki sene boyunca konteyner gemilerinde yüksek fiyatlarla karşılaşılacak.
Denizcilik Bakanlığı olmadan projeler hayal
Koster projesi vardı biliyorsunuz. Denizcilik Bakanlığı olmadan bu tip projeler hayal. Önce denizcilik bakanlığı kuracaksınız ve bu sektöre gereken hakkını vereceksiniz ondan sonra bu beklentilere gireceksiniz. Koster gemilerimiz Akdeniz’de bir numaraydı. Bunlar çok yaşlandı. DTO olarak hükümetle beraber koster yenileme projesi geliştirelim diye yola çıktık. Tam 8 senedir kaç bakan gördük hepsi, ‘kesin yapacağız’ dediler. Devlet, ‘10 kişiyi birleştirin biz size kefil olalım’ bile demedi. Dolayısıyla devlete bunu anlatacak gücü bulamadık. Ne kadar haklı olduğumuz şimdi ortaya çıktı. Bu gemiler günde 10 bin dolar para kazanıyorlar. Bu büyük bir para. Bunun iki sene daha devam ettiğini düşündüğünüzde 15-20 milyar dolarlara çıkabilirdi. Ne yazık ki Türkiye bunu kaçırdı.
Devlet KGF desteği vermeli
Tersanelerimiz çok başarılı. Kimyasal tankerlerde devrim yarattık. Dünyada 20 bin tona kadar tonajın neredeyse yarısı Türk tersaneleri üretimi. 2008’den sonra yarım kalanlar da tamamlanınca bir daha yeni inşalar gelmedi. Devletin yeni inşa gemilere Türk sahipli gemilere teşviki nasıl olur? Hurda teşviki dediler bu işten bir iş çıkmayacağını iddia ettim ve haklı çıktım. Devlet 2013 yılında dedi ki getir gemini hurdaya sana iki katını vereyim. O zaman bankalar tepesine binmişti armatörün, kıpırdayacak hali kalmamıştı. Evine ekmek götürebildiği bir gemiyi de hurdaya verip yeni inşa için iki sene bekleyecek durumu yoktu. Zaten gemilere kredi verecek bankası da yoktu. Bir de deseydi ki ‘Kredi Garanti Fonu (KGF) ile destekleyeceğim’ çok faydalı olacaktı.
Düşük faizli kredi örneği var
1980 askeri hükümeti düşük faizli kredi çıkarmıştı. Şu an ki firmaların yüzde doksanı onlar sayesinde bu hale gelmişti. Türkiye’nin büyük gemiye geçişteki ilk adımı attırdı. Bu hükümet de bu devlet de tekrar bunu yapmak zorunda. KGF ile beraber Türk tersanesi şartı konulduğunda fiyat yüzde on yukarı çıkacaktı ama Türk tersanesinde yapılacaktı. Türk bankalarının kredileriyle yapılacaktı. Örneğin Rusya’dan malları alıp Cezayir’e götürecektik. Navlun bize kalacaktı. Yani Türkiye ile hiç alakası olmayan bir işten dış ticaret açığımız kapanacaktı. İnşallah bundan sonraki yıllarda bunu başaracağız.
Başbakan bile anlatamadı
Türk bayraklı geminin 3, 4 katı Türk sahipli ama yabancı bayraklı gemilerimiz var. Dünyanın büyük gemi sahipleri artık Türkiye’de ofis açıyorlar. İstihdam sağlıyoruz. Çalışanlar Türk olduğu için gemilerin tamirlerini de Türkiye’de planlıyorlar. Türk denizcileri, dünya denizcilik ekonomisinde çok fazla yer almaya başladı. Singapur’da liman ucuz her şey ucuz kredi bedava her şey bedava. Oradan bile ofisini buraya taşıyan çok büyük dünya devi firmaları var. Tanker firmaları var. Bir de onları, ‘bir görelim bakalım ne yapıyorlar’ deyip bekleyen firmalar var. Bu hususta devletimiz firmaların tüm ticaretini buraya getirmesi için ayrı bir düzenleme yapılmalı. Bir ayrı bölge kurulur, burası denizciler bölgesi denir. Emin olun Türkiye’nin dış ticaret açığı biter. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Eski başbakanımız Binali Yıldırım’ın çocuğunun sahip olduğu gemiler Hollanda’dan işletiliyor. Yani bizim düzenlemelerimiz uygun değil. Maliyemiz buna hazır değil. Maliye memurlarımızla ilgili ciddi sıkıntılar var. Ben başbakanın bile anlatamadığını bildiğimden dolayı ben kimim ki anlatayım?
Yeni gemi bölgesi gerekiyor
Türkiye tüm denizci firmalarına kucağı açarsa dünya pazarında yüzde 40’ları görmemiz hayal değil. Gemi sökümünde iyiden de ötedeyiz. Bu arada daha büyük talepler olacak. Bizim yeni kesim yeri açmamız gerekiyor. Karadeniz’de olabilir. Artık İzmir Aliağa yetmiyor. Bununla ilgili bir çalışma vardı durdu. Bunun tekrar ulaştırma bakanımızın önüne konduğunu biliyorum. Yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Karadeniz’e can getirecektir. Karadeniz’den boğazları geçemeyecek durumda olan, Türk cumhuriyetlerine kadar onlarca bölgede batmış durumda bulunan ve geri dönüşümü bekleyen yüzlerce gemi var.”