Bu satırlarda, binlerce kilometrelik mesafeyi yakın eyleyen bir başarı hikâyesini okuyacaksınız. Çorum’da doğan ve yolu beklenmedik bir şekilde Çin’e uzanan Yusuf Kanıcı’nın hikâyesi bu. Pide ustalığından uluslararası bir şirketin kuruculuğuna uzanan bir serüven. Ufku geniş olanların yakından bildiği bir yolculuk öyküsü…
Hemen başlayalım öyleyse o yolculuğa…
Meslek lisesinde elektrik bölümünde okuyor ama aklı derslerde değil; başka yerlere kayıyor onun bakışları, hayalleri. Lise hayatı boyunca tiyatroyla ilgileniyor örneğin, bir taraftan okulunu götürmeye çalışırken, tam on yedi tiyatro oyununda rol alıyor. Aslında o yıllarda başlıyor Yusuf ’un ufku genişlemeye. Belki de o oyunlar, dünyaya açılan kapısı oluyor Yusuf ’un.
Elbette o günlerde hayatının dünyanın öbür ucunda şekilleneceğinden habersiz henüz. Habersiz ama, onu Çin’e taşıyan yolun taşları karakterinde adım adım örülüyor yıllar içinde. Çorum’a sığamıyor çünkü Yusuf, gözleri uzaklara dalıyor. Fakat her şeye rağmen hayatın gerçekleri herkesin olduğu gibi onun da peşini bırakmıyor. Lise bitiyor, Yusuf ilk adımlarını atarken yeni bir hayata, belirsiz geleceğe gözünü dikiyor merakla. Aslında görünüşte yapacak pek bir şey de yok. Baba mesleği ile devam edecek kuşkusuz, boş durmaktansa. Babasının pide, lahmacun salonunda çalışıyor böylece bir süre.
Ama o ufuk bir kere genişlemeye görsün, hayaller peşini bırakmıyor ki bir türlü. Onun için dünyaya açılan kapıları aralayansa bir arkadaşı oluyor. Liseden bir arkadaşı, kaptan olan eniştesinin de desteğiyle gemilerde çalışmaya başlıyor o yıllarda. Ballandıra ballandıra anlatıyor yaşadıklarını Yusuf ’a. Hangi ülkelere gidiyor, kaç para kazanıyor… İşte böylece çakıyor ilk kıvılcım Yusuf ’un zihninde.
Hemen arkadaşının kaptan olan eniştesi ile konuşuyor Yusuf. O da denizlere açılmak, dünyayı görmek ve tabii iyi de para kazanmak istiyor. Böyle durumlarda hep bir sorun çıkar insanın karşısına; tam aralandı derken, bir anda insanın yüzüne sertçe kapanıverir o kapı, umutları ardında bırakarak. Ama bu sefer öyle olmuyor. Arkadaşının kaptan eniştesi, “Tamam,” diyor, iki arkadaşın aynı gemide çalışmaması koşuluyla yardımcı olacağını söylüyor Yusuf ’a.
İşte kapı aralanıyor, kapının ardından gün ışığı süzülüyor.
Yusuf ’un meslek lisesi mezunu olması da bir şans oluyor. Bunu değerlendiren Yusuf hemen yağcı ehliyeti çıkartıyor kendine. Ve 2000 yılında, henüz inşası yeni bitmiş yepyeni bir gemiyle, yepyeni bir geleceğe yelken açıyor Yusuf
Yusuf ’un yolu ilk etapta Çin ile kesişmiyor elbette. Yağcı olarak ilk bindiği geminin ilk limanı İrlanda oluyor, ardından da İngiltere geliyor.
Geminin genç ve tecrübesiz yağcısı Yusuf, İngiltere’de şok edici ama zamanla lehine çevirmesini bildiği bir gelişmeyle karşılaşıyor. Gemi Türkiye’den kalkarken beş kişi olan yağcı ekibinin en tecrübeli üç elemanı limanda gemiden çıkıp İngiltere’ye kaçıyor. Beş kişiden geriye kalıyor iki kişi; biri de genç Yusuf. İlk seferinde tüm tecrübesizliğine rağmen çok çalışarak arayı kapatıyor Yusuf Kanıcı. Çalışkanlığı, tıpkı gelecek yıllarda olacağı gibi gemide de onun öne çıkmasını, gemicilikle ilgili her şeyi öğrenmesini sağlıyor.
Kafaya takıyor Yusuf bir kere, denizci olacak; gemiciliği, gemiyi, makineyi sonuna kadar öğrenecek. Öyle de oluyor gerçekten. Yusuf, dört sene boyunca çalıştığı gemilerde karşısına ne çıkarsa öğrenmek için elinden geleni yapıyor. Kolay değil elbette gemide çalışmak, aylarca süren seferler, özlem, karaya hasret yaşamak. Dört yılın sonunda Birleşik Denizcilik’in Berfin adlı gemisiyle çıktığı sefer, son sefer oluyor. Ama yalnızca gemiyi bırakıyor Yusuf, denizciliği değil. Bu kez karada devam ediyor tutkuyla bağlandığı işine.
Yusuf ’un bir sonraki durağı Tuzla’da faaliyet gösteren Akut Elektrik oluyor. Burada okulda öğrendiklerini denizde öğrendikleriyle birleştiriyor Yusuf Kanıcı. Onu Çin’e taşıyan gelişmelerin başlangıç noktası da burada şekilleniyor.
Bir gün firmadan ekip arkadaşlarıyla bir gemi tamiri için Rize’ye gidiyorlar. Yusuf işini on beş dakikada bitirip kenara çekiliyor. Ama bir kenarda beklemek, boş boş durmak onun karakterine uygun değil. Daha da geri dönmelerine bir gün var. Teknik müdürüne gidiyor Yusuf, “Boş duracağıma, başka işler varsa yapayım” diyor. Bir anda karşısına otuz sekiz kalem iş çıkıveriyor. Ama bana mısın demiyor Yusuf, bir günde o işlerin de büyük çoğunluğunu bitiriyor. Dönüş yolunda, uçakta teknik müdürün yaptığı iş teklifi ise onu bekleyen yeni hayatın habercisi oluyor. Müdürü onunla çalışmayı, firmanın Çin’de yürüttüğü yeni inşa projelerinde görev almasını, Çin’e gidip işlerin başında durmasını teklif ediyor Yusuf Kanıcı’ya.
Şaşırıyor elbette Yusuf… Başta ne diyeceğini bilemiyor. Öyle ya, ne Çince biliyor Yusuf ne de İngilizce. Orada ne yapar, ne eder, hiçbir şey bilmiyor. Ama sonunda firmanın patronu ile konuyu konuşup anlaşıyorlar. Yusuf topluyor cesaretini, gidiyor Çin’e. Yıl 2005, Yusuf 25 yaşında bir genç.
Dönem, gemi inşa sektörü açısından çok yoğun bir dönem. Tüm dünyadan siparişler geliyor Çin’e o sıralarda. Ülkede herkes gemi yapıyor. Sektördeki faaliyet şaşırtıcı boyutlarda. Yusuf da aynı şaşkınlığı yaşıyor Çin’in Taizo yerleşimine gittiğinde. Gemiler yapılıyor ama ortada deniz yok. İnşa edilen gemiler deniz yerine nehre indiriliyor ve ancak dört saatlik bir yolculuğun ardından denize ulaşabiliyor. Ayrıca Yusuf bakıyor ki, inşa devam etse de ortada elektrik ilgili ne bir ekipman ne de kablolar var. Yusuf, “Ben ne yapacağım burada” deyip dönmeye niyetleniyor. Ancak vazgeçiriyorlar bir şekilde.
Yusuf Kanıcı, bu dönemde, elektriğin dışında gemi inşa ile ilgili diğer konuları da öğrenme fırsatı yakalıyor. Çalışkanlığı, zorlu koşulları bir kez daha avantaja çeviriyor. Sonunda gemi inşayı her yönüyle öğreniyor Yusuf. Zaman hızla gelip geçiyor ve 2005’te gittiği Çin’de inşa edilen gemiler 2008’de tamamlanıyor. Ancak aynı yıl yaşanan global kriz pek çok sektör gibi gemi inşa sektörünü de derinden sarsıyor. Çin’e Türkiye’den verilen pek çok sipariş depozitolar yakılarak iptal ediliyor. Oradaki işler bitince de Yusuf ’un Türkiye’ye dönmesi, yeniden gemide görev alması gündeme geliyor. Ancak istemiyor Yusuf, karada devam etmeyi tercih ediyor. Sonunda hiçbir hazırlığı olmadan, cebinde 2600 dolarla, orada yeni bir başlangıç yapmak için Çin’e geri dönüyor. Tek dayanağı, az miktardaki parası ve bir yıllık kirası ödenmiş, başını sokacağı bir ev oluyor. Bir de elbette üç yıl içinde kurduğu iş ilişkilerine güveniyor.
Ancak beklediği gibi gelişmiyor olaylar. Zaman hızla akıp gidiyor; on beş gün, bir ay, üç ay… Tersanecilerle, taşeronlarla konuşuyor Yusuf, iş peşinde koşuyor. Ancak krizle birlikte hayat duruyor sanki, nereye elin atsa karşılıksız kalıyor. Artık dayanacak gücü kalmıyor Yusuf ’un. Hatta yavaş yavaş dönmeyi de düşünmeye başlıyor. İşte bu umutsuzlukla cebelleşirken, 2009 yılının şubat ayında beklenmedik bir gelişmeyle hayatının akışı bir kez daha değişiyor Yusuf Kanıcı’nın. İşsiz ve umutsuz, bir mekânda otururken, telefonda Türkçe konuşan biri dikkatini çekiyor.
Böylece başlıyor sohbet. Bu kişi Çin’de gemi inşa ettiren bir firmanın temsilcisi çıkıyor. Sohbet sırasında anlaşılıyor ki, teslim almaya geldiği gemilerde birçok sorunla karşılaşmış ve bu sorunları giderecek bir firma arıyor. Aylardır peşinde koştuğu iş, sonunda Yusuf ’un ayağına geliyor. Kısa sürede bir firma kuruyor ve işe başlıyor Yusuf Kanıcı, gemileri Çin Domstic klastan Ajax klasına almak için gerekli olan tüm değişiklikleri yapıyor firması üzerinden.
İşte böylece Çorum’dan başlayan yolculuk Çin’de yeni bir hayatın temelleri oluveriyor. Bu yolculuk yeni bir iş, yeni bir firma, yeni bir hayat, yeni bir eş ve aileyi de beraberinde getiriyor. Yusuf Kanıcı, eşi Monica ile de Çin’de tanışıp evleniyor. Yıllar ilerledikçe, yaptığı işlerin mahiyeti de gelişiyor, genişliyor Yusuf Kanıcı’nın. Artık kökleriyle kuracağı bir köprüye ihtiyaç doğuyor. Böylece 2014 yılında Yaf Diesel’in kuruyor Yusuf Kanıcı, Türkiye’de. Bir ayağı Çin’de bir ayağı Türkiye’de, sektöre hizmet vermeye devam ediyor. Çin’de üretilen gemilerin ekipmanlarının tedarikini, ikmallerini yapıyor; Çin’deki tersanelerle Türkiye’de Çin üretimi gemi sahibi olan armatörlerin arasında köprü görevi görüyor Yaf Diesel
Türkiye’deki firma da kısa sürede büyük bir başarı ve gelişim gösteriyor. Bir sonraki adım ise armatörlük oluyor Yusuf Kanıcı için; 2018 yılının sonunda ilk gemisini ve daha sonra da ikincisini alıyor. Yusuf Kanıcı, hayatının belli başlı dönemeçlerinde karşısına çıkan şansları iyi değerlendirmeyi bilse de, aslında çalışkanlığının, dürüstlüğünün, doğruluğunun karşılığını alıyor her zaman; ve elbette onu Çorum’dan Çin’e taşıyan hayallerini gerçekleştirme iradesinin.