A.İLKER MEŞE
Denizcilik ve gemicilik, gemi inşa sanayisinden ticarete, yan sanayiye kadar pek çok farklı alanı kapsayan bir sektör olmasının yanı sıra insanlığın önemli kültürel değerlerinden biri olarak da öne çıkıyor.
Biz de İlkfer Denizcilik olarak, her zaman bu değerlere sahip çıkma ve yaşatma hedefini kendimize misyon edindik. Sektörde bu anlamda pek çok ilke imza attık. Zaten ismimiz de bu anlayışın bir parçası. İlkfer adı, “İlker” ve “Feramuz” isimlerinin birleşimi olmasının yanı sıra “ilk ışık” anlamıyla da bizi her zaman ilkleri yapmaya iten bir etken oldu.
Gerçekten de birçok ilke imza attık. Ticari faaliyetlerimizin yanı sıra hayata geçirdiğimiz görsel çalışmalarla da sektörde ilkleri gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Mesela, sektörde ilk defa gemi bacası forslarına yer verdiğimiz bir takvim çıkardık. 2001’de başlattığımız bu gelenek 19 yıldır sürüyor. Türk gemi baca forslarının takvimini yapıp bugüne kadar getirmeyi başardık.
Bugün, 2001 yılından bu yana baca forslarını bir araya getirdiğimiz takvimleri yan yana koyduğunuzda, sektörün 19 yılda geldiği noktayı görebiliyorsunuz. Ayrıca bu takvimlerde, Türk denizcilik camiasına hizmet eden ama bugün olmayan firmalarımızn forslarına da nostaljik bacalar başlığıyla yer veriyoruz. Kısacası son 20 yılın bütün hikâyesini bu takvimlerde görmek mümkün. Diğer yandan, yayımladığımız eğitim kitaplarımızla da sektöre elimizden geldiğince hizmet etmeye çalışıyoruz. Hatta şu sıralar yeni kitabımızı tamamlayıp baskısını gerçekleştirdik. Korozyon nedir, Nasıl önlenir?‒ Korozyon El Kitabı‒ başlıklı kitabımız, eminim sektör için ciddi bir kaynak olacak. Bunun yanı sıra, daha önce yayımladığımız Deniz Örf, Adet ve Görgü Kuralları adlı bir kitabımız daha bulunuyor. Bu kitabı hazırlama nedenimiz de, ortak bir geçmişten gelen denizcilerimize bu geleneği hatırlatmak ve denizciliğin kurallarını yazılı hâle getirerek bir başvuru kaynağı oluşturmaktı.
Ancak, bütün bu çalışmalar arasında bir tanesi var ki, bence İlkfer Grup’un geldiği son noktayı ifade ediyor: İlkfer Denizcilik Müzesi. Bu müze bizim en kıymetli ve önemli eserimiz. Müzecilik gerçekten başka bir tutku. Her ne kadar resmi olarak müze olmasa da, oldukça geniş ve nitelikli bir koleksiyondan bahsetmek mümkün. Gururla ortaya çıkardığımız bu müzeye ilişkin temellerse İtalya’ya yaptığım bir ziyarete dayanıyor. Gerek müze gerekse denizcilik tarihine ilişkin bir kitap yayımlama fikri, Cenova’da İtalyan ortaklarımıza yaptığım bir ziyaret sırasında ortaya çıktı. Uniservice’in kurucusu iki ortağı ziyaret etmek için gitmiştim İtalya’ya ‒ortaklardan biri Samsun’dan İtalya’ya gidip kaptanlık okumuş, kaptanlık yapmış Gigi Niego, diğeriyse İtalyan kaptan Nanni Anderetta.
Gigi ve Nanni ile gerçekleştirdiğimiz buluşmanın ardından hep beraber bir akşam yemeği yedik ve Nanni, bizi Cenova yakınlarındaki Chivari isimli tatil kasabasında bulunan evine davet etti. Gece karanlığında, dar yollardan geçerek ulaştık kasabaya. İki katlı eve girdik. Nanni, önce kasabanın hikâyesini anlatmaya başladı. Chivari eskiden küçük tersaneleriyle ünlü bir yermiş. Daha sonra zamanla bir tatil kasabasına dönüşmüş.
Kasabanın ardından, sıra evin geçmişine geldi. Nanni aldığında, evin sahile açılan penceresi yokmuş. Bu nedenle denize bakan bir pencere açmak istemiş. Tabii inşaat çalışmaları başlayınca yer yerinden oynamış. “Sen nasıl pencere açarsın!” demişler, “Böyle bir hakkın yok.” Bina nasılsa öyle kalacak diye kasaba ayağa kalkmış. Neyse ki evin 1850’lerden kalma fotoğraflarını bulmuş Nanni. Fotoğraflarda binanın sahile bakan pencereleri olduğu görülüyormuş. Ancak bu kanıta dayanarak pencere açabilmiş. Kurallar o kadar katıymış yani, binanın orijinal mimarisinde pencere yoksa sen de açamıyorsun. Bu hikâye çok etkilemişti beni.
Sonra evin alt katını gezdik. Bizim müze fikri de orada zihnime yerleşti. Nanni, evin alt katını, kasabanın tersanecilik geçmişinden kalan eski ahşap aletlerin, maketlerin, gemilere ait objelerin sergilendiği bir müze haline getirmiş. Ortaya muhteşem bir şey çıkmıştı. Tarih, bu mütevazı ama özel çabayla geleceğe taşınıyordu. Çok hoşuma gitti bu fikir. Ayrıca Nanni bize bir kitap hediye etti: Uniservice tarafından basılmış, İtalyan denizcilik tarihini anlatan bir kitap. İçinde Anderetta ailesi ile ilgili anıların da yer aldığı, denizcilik tarihini ölümsüzleştiren bir kitaptı. O kitabı, ileride Türk denizcilik tarihiyle ilgili yazılması muhtemel kaynaklara bir örnek oluşturma potansiyelini de göz önünde bulundurarak hâlâ büyük bir özenle saklarım.
İşte bu anı, İlkfer Denizcilik Müzesi için çalışmalara başlamak adına bana büyük bir itici güç oldu. Döner dönmez ilk yapmak istediğim şey, sözünü ettiğim kitabı bize uyarlamak olmuştu. O hedefimize henüz ulaşamadık ama bir müze açmak nasip oldu şükürler olsun. 2010 yılında Aliağa’da gemi söküm tersanesi alınca, daha önce de titizlikle biriktirdiğim gemi objelerinin kaynağına ulaşmış oldum. Elbette söküm işlemlerine başlamadan önce her bir gemiye kişisel olarak benim girmem ve işe yarayacak objeleri belirlemem gerekiyordu. Her bir objeyi tek tek işaretledim. Beş buçuk sene kaldığımız Aliağa’da yirminin üzerinde gemi söktüm ve kayda değer bulduğum her şeyi sakladım.
Sonunda hatırı sayılır miktarda obje biriktirmiştim ama sergilemek için mekâna ihtiyacım vardı. Onun için de şartlar zamanla oluştu. İlkfer Grup’un Güzelyalı’daki yeni binasını inşa ederken, yerin altına iki kat yaptık. Bu katlardan birini otoparka, diğerini ise serin olduğu için kalibrasyon firmamızın kullanımına ayırdık. Fakat yaklaşık 600 metrekare kadar bir boş alanımız kaldı. İşte müzemizin sergi alanı da böylece oluştu. Önce toplantı salonu olarak düşündüğümüz yer, zamanla koleksiyonumuzun sergilendiği bir alana dönüştü.
Bana göre, İlkfer Denizcilik Müzesi’nin en önemli özelliği, sergilenen objelerin yanı sıra onların hikâyelerine de yer vermiş olmamız. Gemilerde yaşamış bir denizci olarak, yaşanmışlıkları gün yüzüne çıkarmak bana ayrıca keyif veriyor. Müzede mesela Kocaeli gemisinde 3. mühendis olarak çalışırken çıkardığım gemi gazetesinin on sekiz sayısını bulabiliyorsunuz. Ya da Gaziantep gemisinin maketinin altında Başmühendis Nurettin Mukan’ın 4 ciltlik gemi yapım hikâyesiyle karşılaşıyorsunuz.
Müzede 1952 yapısı bir römorkörün koltuk takımlarını, Lady Rana gemisinin seksantını, 1968 yapısı Silver gemisine ait küçük bir bilgisayarı, Maria Atalanta full ahşap yatının masasını ve owner koltuğunu görebilirsiniz. Diğer taraftan, çağdaş denizcilik tarihimizin önemli bir parçası olan Denizcilik Bankası Deniz Nakliyat’a ait ayrı bir köşe de oluşturduk. Deniz Yolarına ait Ankara gemisinin maketi ile efsanevi kaptan Şefik Gogen’in resimleri ve not defteri de koleksiyonumuzun önemli parçaları arasında. Müzenin oluşmasında, denizciliğe gönül vermiş çok değerli dostlarımızın da önemli katkıları olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Onlar olmasaydı bu derece ilerleyemezdik. Mühendis Halit İbak, Mühendis Süleyman Savaş, Kaptan Engin Yücel, Kaptan Tayfun Sözer, Kaptan İbrahim Kuntaytekin, Kaptan Salih Zeki Çakır, Mühendis Aykut Şarman, Mühendis Ayhan Büyüktürkoğlu, Kaptan Erbil Özkaya, Ali Bozoğlu, Mühendis Turgay Artan, Mühendis Akif Tuna, Kaptan Yılmaz Dağcı, Emekli Amiral Cem Gürdeniz’in babası Halit Gürdeniz ve daha birçok dostumuz koleksiyonumuza desteklerini esirgemedi.
Ayrıca müzenin duvarlarına denizciliğe hizmet eden büyüklerimizin resim ve özgeçmişlerini koyarak gelecek kuşaklara örnek olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Bu duvarlar bizim için önemli, çünkü abilerimizi her zaman sevgi ve saygıyla anmış oluyoruz. Müzemizi gerek koleksiyondaki zenginlik gerekse içerik açısından sürekli geliştirme çabasındayız. Bu amaçla kurduğumuz kütüphane kısa zamanda 4 bine yakın kitaba ulaştı.
Yeni hedefimiz ise Türk ressamların resimleriyle süslediğimiz müzemize ek olarak bir de sanat merkezi oluşturmak. Müze açmak veya özel bir koleksiyona sahip olmak istememizdeki esas amaç, denizciliğin kaybolan bazı değerlerini ayakta tutabilmek ve yaşanmışlıkları belgelemekti. İlkfer Denizcilik Müzesini gezdiğinizde bunu gerçekten hissedeceksiniz.
Müzenin, katkılar arttıkça daha da zenginleşeceğinden ve yerine sığamaz boyutlara ulaşacağından eminim. Amaçlarımızı giderek daha güçlü bir şekilde hayata geçirecek olan bu kültür mekânı, umarım denizciliğe hizmet etmeye her zaman devam edecektir.